Çürümeye terk edilmiş bir köyü yeniden canlandırmaya cesaretiniz var mı? Bir grup İstanbullu’nun emekleri sayesinde kaderine terk edilmiş bu köy eşsiz bir hal almış. Eski dokusunu görmedim ama şu an ki hali bir çok restorasyon örneğine göre oldukça başarılı bence. Dokusunu kaybetmeden bir modern köy inşa edilmiş durumda. Sahile on dakika araç mesafesinde olan bu köy bizim favori köylerimizden oldu. Yaz mevsiminde ziyaret etmeyi planlıyorsanız gün batımına yakın gelmenizi tavsiye ederim çünkü gün battıktan sonra bu köye mistik bir hava hakim oluyor, bu halini de görmenizi isterim.
Mübadele dönemine kadar köyde Türkler ve Rumlar birlikte yaşamış. Her ikisinden de kalıntıları çok net görebiliyorsunuz gezerken. Her evin ayrı bir rengi ayrı bir dokusu var. Temmuz ayında gitmemize rağmen insan sayısının az oluşu bizden artı puan aldı.
Adatepe Köyü’nün bir de meşhur bir güzeli var. Adatepeli Refika’nın hikayesine aşağıdaki gönderiden ulaşabilirsiniz. Instagram profilime sabitlediğim Adatepe hikaye serisine de göz atmanızı öneririm.
Adatepe Köyü’ne giderken yol üzerinde ziyaret edebileceğiniz Zeus Altarı’nı da es geçmemenizi öneririm. Biz farklı günlerde farklı amaçlarla gitmiştik ama yol üzerinde olduğu için siz aynı günde ikisini de ziyaret edebilirsiniz.
Zeus Altarı doğanın eşsiz melodisi eşliğinde yürüyebileceğiniz ve bu yürüyüşün sizi manzara noktasına ulaştıracağı bir etkinlik. Yürüyüş yolu oldukça düz olduğu için parmak arası terliklerinizle bile gidebileceğiniz bir yer. Altar’ın girişine kadar arabayla gelip, giriş kapısını gördükten sonra yürüyüşe başlıyorsunuz. Özel araç dışında ulaşım mümkün değil, yol üstünde bulunan tabelalar ve Google’da yer alan konum sizi doğru noktaya ulaştıracaktır. Altar’a giriş ücretsiz, girişten sonra yaklaşık 10-15 dakika yürüdükten sonra son noktaya ulaşıyorsunuz. Son noktada sizi eski bir yapı karşılayacak. Hemen yanındaki merdivenlerinden yukarı çıktığınızda göreceğiniz eşsiz manzarada beni de anmayı unutmayın.
Zeus Altarı’nın hikayesini de bilerek buraya gittiğinizde sadece manzaradan ibaret olmuyor. (Tüm tarihi yerler için aynı şey geçerli, bu nedenle biz gitmeden mutlaka birkaç bilgi edinerek dolaşmayı tercih ediyoruz.)
İlyada destanında geçen Gargaros isimli bir zirve bulunuyor. O zirvenin Zeus Altarı olduğuna inanılıyor(herhangi bir kanıt sunulamamış). Efsaneye göre Zeus, Truva Savaşı’nı bu tepeden takip etmiş.
Bu noktanın efsaneleri bununla sınırlı kalmıyor. Denilene göre Zeus, Hera’ya bu noktada aşık olmuş. Romantik kişiliğe sahip olanlar burayı gördüğünde Zeus’a hak verecektir. Doğanın büyülü sesleri ve güzelliği eşliğinde tam aşık olmalık bir ortam hazırlanmış durumda.
Altar kelimesinin anlamı “sunak” olarak geçmektedir. Eski dinlerde tanrılara adak veya kurbanların sunulduğu taşın bulunduğu yer olarak bilinmektedir.
Biz gezimiz sırasında sıcaktan etkilenmemek için Zeus Altarı’na kahvaltıdan önce sabah yürüyüşü için gittik, 2 dakika uzaklığındaki Adatepe Köyü’ne de başka bir akşam gezmek için gittik. Eğer bu noktaya yakın bir yerde konaklayacaksanız bu da sizin için bir alternatif olabilir.
Keyifli keşifler dilerim.
Yorum Yapabilirsiniz