Özgürlükler şehri Amsterdam ile sonunda ben de kavuştum. Yıllardır yakın arkadaş çevremizde “hadi hep beraber bir Amsterdam yapalım” der dururduk. Pandemi her şeye limon sıktığı gibi buna da sıkınca planlar ertelendikçe ertelendi. Sonunda biz de Uğur ile dayanamayıp atladık uçağa. Bir sonraki ziyaretimiz arkadaşlarla olacak çünkü inanılmaz eğlenceli bir şehir. Yakın arkadaşlarla gidildiğinde aldığımız keyifin daha da artacağına eminim.
Öncelikle konuya havasından suyundan giriş yapmak lazım. Yazın ortasında da gitseniz valizinizde mutlaka uzun kollu bir şeyler (ceket, sweatshirt vs.) olsun derim ben. Türkiye’de yaşayanların çok öngörebileceği bir durum değil o yüzden baştan söylemek istedim. Ne de olsa bir kuzey şehrine geliyorsunuz, soğuk ihtimaline her zaman hazırlıklı olmalısınız. Amsterdam’ın en popüler dönemi yaz olsa da biz Ekim ayının sonunda mükemmel bir havada gezdiğimiz için benim favorim sonbahar oldu.
Amsterdam’ı komple dolaşabilmek için bizim 2,5 günümüz vardı. 2 günde Amsterdam merkezini gezip yarım günde de çevresinde görülecek 2 tane şirin noktaya uğradık. Eğer çok fazla müze dolaşmayacaksanız bence bu süre gayet yeterli. Biz 2 küçük müze ile planladık bu süreyi ancak birine bilet bulamadığımız için giremedik. Gideceğiniz müze sayısına göre süreyi arttırabilirsiniz.
Yarım günde gezdiğimiz Zaanse Schans ve Zaandam ile ilgili tüm bilgilere ve Amsterdam çevresinde görülecek diğer noktalara buradan ulaşabilirsiniz. Amsterdam’da mutlaka yemeniz gereken lezzetler için Amsterdam Yemek Notları yazıma bakmayı unutmayın. Instagram’dan anlık paylaştığım hikayeler de profilimde sabitli durumda. İki parçaya ayırmak zorunda kaldığım Amsterdam hikayelerimin birinci parçasına buradan, ikinci parçasına da buradan hızlıca ulaşabilirsiniz.
Amsterdam’daki bir diğer önemli konu da konaklama yapacağınız yer. Popüler şehirlerin ne yazık ki konaklama ücretleri baya sağlam oluyor. Bu tarz yerlerde biz bütçeyi tutturabilmek için birazcık şehir merkezden uzakta (yürüyerek 15-20 dakikada merkeze ulaşabilceğimiz uzaklık ya da metro ile kolay ulaşım olan yerler) yer tutmaya çalışıyoruz. Amsterdam için de aynı durum geçerli olduğunu bildiğimiz için şehir merkezinin biraz dışından tuttuk otelimizi. Kaldığım en ilginç otellerden biri olduğunu baştan söylemem lazım. Kendisi bir kiliseydi çünkü. Daha doğrusu eskiden kilise olarak kullanılıyormuş. Dışı hala kilise gibi görünse de içi komple yenilenmiş. Otel ile hostel arası bir yer diyebilirim burası için. Ortak tuvalet banyolu konaklama alternatifi olduğu gibi tuvalet banyonuzun özel olduğu küçük ya da büyük alana sahip olduğunuz alternatifler de mevcut. Otelin resmi sitesinin linkini buraya bırakıyorum, odaların detaylarına ve fiyat bilgilerine linkten ulaşabilirsiniz. Biz genel olarak memnun kaldık diyebilirim. 2 gece konaklamamızın birinde dışarıdan çok fazla ses duyduk ancak diğerinde bu sorun olmadı. Temizlik gayet yeterliydi, yorumlarda otelin restoranının çok iyi olduğunu okuduk ancak deneyimleme şansımız olmadı. Çalışanlar çok ilgili ve sıcaklardı. Sadece son gün çıkarken çantalarımızı bırakmak istediğimizde ücret karşılığında kilitli dolaplara koyduklarını söylediler. Şimdiye kadar bunu istediğimiz tüm otellerde olumlu tepki aldığımız için bu kadar memnun ayrılmak üzere olduğumuz bir yerden böyle bir tepki almayı beklemiyorduk doğrusu. Ticaret yapıyorsunuz anladık da valizi (ki bizimki bir tane sırt çantasıydı) bir odada tutmak için para istemek de biraz aç gözlülük bence. Otele ulaşım için tren istasyonundan ücretsiz feribota binmeniz, feribottan indikten sonra 10-15 dakika yürümeniz gerekiyor. Feribot 24 saat kullanılabilir olduğu için otele ulaşım için herhangi bir sorun yaşamadık.
Tam turistlere göre diyebileceğim bir şehir Amsterdam. Teknolojinin en güzel kullanıldığı şehirlerden de biri bence. Bir çok mekanda kredi kartı kullanımı tercih ediliyor, nakit geçmiyor, aklınızda olsun. Bana göre bazı aktiviteler turist tuzağı niteliğinde olsa da bazı şeyler de oldukça mantıklı. Mantıklı bulduklarımdan biri de I Amsterdam Card. Bu kart hem toplu taşımada hem de belirli müzelerde geçtiği için toplu taşımayı ne kadar kullanacağınıza ve gideceğiniz müzelerin bu kartın kapsamında olup olmadığına mutlaka dikkat etmelisiniz. Ücret ve diğer detaylara ulaşabileceğiniz resmi siteyi buraya bırakıyorum. Amsterdam’ın merkezi için genel olarak toplu taşımaya ihtiyaç duymayacağınız bir bölge olduğunu söyleyebilirim. Bazı müzeleri birazcık dışarıda kalıyor. Belki zamandan tasarruf etmek için onlara giderken kullanabilirsiniz.
Amsterdam’da görülecek tarihi bölgeleri hızlı gezmeyi seviyorsanız bir günde bile bitirebilirsiniz. (Burada sizi en çok oyalayacak şeyler popüler yiyecek ve içecek noktalarının önünde bekleyeceğiniz sıralar olacak.) Birbirinden güzel kanalların arasına dizilen köprülerden manzaraları izleyip devrilmek üzere gibi görünen apartmanları doya doya incelemeyi sakın atlamayın. Bence Amsterdam’da yapılması gereken öncelikli şeyler bunlar. Diğerleri biraz işin detayı olarak kalıyor bana göre. Özellikle bir şehri ilk defa görüyorsanız o şehrin ruhunu tam olarak anlayabilmek için öncelikle sokaklarında kaybolmalısınız. Bir de Amsterdam’ın güzel sokaklarını akşam ışıklandırması ile de gezmeyi ihmal etmeyin derim.
Bilgi vermek istediğim çok fazla detay olduğu için konuyu uzatmadan görülmesi gereken noktalara geçelim. Aşağıdaki haritadan gezilecek yerlerin konumlarına hızlıca ulaşabilirsiniz.
Gelelim görülecek noktaların detaylarına. Aşağıdaki listedeki maddelere tıklayarak hızlıca açıklamalarına ulaşabilirsiniz.
1.Royal Palace of Amsterdam
2.De Nieuwe Kerk (The New Church)
3.Oude Kerk (Eski Kilise)
4.St. Nikolas Bazilikası
5.Begijnhof
6.Westerkerk
7.Bloemenmarkt
8.De Beurspassage
9.Zeedijk
10.Jordaan
11.Vondelpark
12.Amsterdam Merkez Tren İstasyonu
13.Rijks Müzesi
14.Van Gogh Müzesi
15.Anne Frank’ın Evi
16.Madame Tussauds Museum
17.Stedelijk Museum
18.Moco Museum
19.Heineken Experience
20.The National Maritime Museum
21.Rembrandthuis Evi Müzesi
22.NEMO Science Museum
23.Tulip Museum Amsterdam
24.Erotic Museum
25.A’dam Lookout
26.The Amsterdam Dungeon
27.Waterlooplein
28.Hortus Botanicus Amsterdam
29.NDSM Bölgesi
30.Red Light Bölgesi
1.Royal Palace of Amsterdam
Amsterdam’ı kalbi olan Dam Meydanı’ndan gezmeye başlamalısınız bence. Meydanda göreceğiniz en heybetli yapı Royal Palace of Amsterdam. Kendisinin geçmişi 1600’lü yıllarda belediye binası olarak kullanıldığı zamana kadar uzanıyor. 1808’den beri kraliyet resepsiyonlarına ev sahipli yapıyor ve bilin bakalım bu resepsiyon kime denk geldi. Bütün tadilatları ve aksilikleri üzerine çeken gezgininiz Gizem’e tabi ki. Resepsiyon olmadığı normal zaman diliminde Pazartesi günleri hariç 10:00-17:00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücreti 12,50 Euro.
2.De Nieuwe Kerk (The New Church)
Yine Dam Meydanı’nda göreceğiniz güzelliklerden biri bu kilise olacak. 16 yüzyıla ait Gotik tarzda yapılan bu bu kilise 1814’ten beri Hollanda monarşisinin resmi taç giyme törenlerine de ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Ayrıca kilisenin içinde düzenli org konserleri de verilmeye devam ediyor. Kiliseyi haftanın 7 günü 10:00-17:00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz, giriş 15,50 Euro. (Yine bir tadilata denk geldik, artık şaşırmıyoruz.)
3.Oude Kerk (Eski Kilise)
Geçmişi 13. yüzyıla dayanan bu kilisede 16. yüzyılda eklenen ve harika bir şehir manzarası sunan bir de kale mevcut. İçeride 1658’de yapılan ve ülkedeki en iyi örneklerinden biri olarak değerlendirilen bir çan seti bulunuyor. Kilise, pazar hariç haftanın 6 günü 10.00-18.00, pazar günleri ise 13.00-17.30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor, giriş ücreti 13,50€. Bilet alabileceğiniz resmi siteyi de buraya bırakıyorum.
4.St. Nikolas Bazilikası
Girişin ücretsiz olduğu nadir kiliselerden birine geldi sıra. Avrupa içinde bir çok kilisenin içine girmemeye başladığımız için ücretli ücretsiz bizim için farketmiyor artık. Çok ünlü bir yer olmadığı sürece o an canımız isterse içeri giriyoruz istemezse girmiyoruz. Benim ilgimi daha çok fotoğraf açıları çekti mesela bu kilisede -karşı kıyıdan baya güzel bir fotoğraf noktası yakaladım. Mimari tarzının Neo-Barok ve Neo-Rönesans olduğunu ve 1884 – 1887 yılları arasında inşa edildiği bilgisini edinmeyi ihmal etmedim. Haftanın her günü 12:00-15:00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz. Aktif olarak kullanılan bir kilise olduğu için her an bir ayine denk gelme ihtimaliniz yüksek.
5.Begijnhof
Amsterdam’ın en eski evlerinin bulunduğu bir avlu burası. Girişin ücretsiz olduğu nadir yerlerden de biri. Avlunun girişinde uzun bir kuyruk oluyor genelde. Gruplar halinde içeri alıyorlar. İçeride sessiz olmanız konusunda özellikle uyarı alıyorsunuz çünkü bu evler hala aktif olarak kullanılıyor.
6.Westerkerk
Merkez sokaklarının birazcık dışında kaldığı için planımıza dahil edemedik bu kiliseyi. Eski Kraliçe Beatrix’in evlendiği kilise olarak ünlenmiş, şehrin en popüler kilisesi burası. Gotik ve Rönesans tarzından izler görebileceğiniz kilise 1630’da inşa edilmiş. Kiliseye giriş ücretsiz Pazar hariç haftanın 6 günü 11:00-15:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. 85 metre uzunluğunda bir de kule mevcut kilisede, kulesine çıkış 7 Euro.
7.Bloemenmarkt
Amsterdam’ın en renkli noktalarından biri Bloemenmarkt. Farklı türlerde çiçekleri bulabileceğiniz minik bir pazar da diyebiliriz buraya. Yanyana dizilmiş satıcıları tek tek dolaşmadan geçmeyiniz. İçlerinde böyle renkli fotoğraflar yakalayabileceğiniz noktalar da mevcut. Ayrıca buradan hediyelik olarak lale soğanı da satın alabilirsiniz.
8.De Beurspassage
Bir pasajın tavanına bu kadar özenilir mi? Uzun uzun inlemekten kendimi alamadığım bu pasaja bayıldığım için listemde yerini aldı. Oldukça merkezi bir konumda yer aldığı için önünden geçmek için özellikle uğraşmanıza gerek olmayacak. Amsterdam sokaklarında gezerken oldukça dikkatli olmasınız, her an karşınıza gizli bir güzellik çıkabilir.
9.Zeedijk
Şehrin kuruluşundan beri yer alan mahallelerinden biri Zeedijk. Günümüzde de şehrin en can alıcı noktası. Merkezi bir konumda yer aldığı için illa ki içinden geçeceksiniz buranın. Mahallenin belirli sokaklarında girişlerinde aşağıdaki görseldeki gibi adını zaten göreceksiniz. Oldukça turistik, güzel kafe ve restoranların olduğu bir bölge olarak düşebilirsiniz burayı.
10.Jordaan
Jordaan sokaklarında Amsterdam’ın konik fotoğraflarının çekildiği meşhur kanallı sokakları bulabilirsiniz. Bence rotanızda Dam meydanından sonra ikinci sıraya almanız gereken yer burası. Yazının başlarında belirttiğim sokaklarda kaybolarak şehrin ruhunu gözlemleyebileceğiniz bölgeyi burası olarak düşünebilirsiniz.
11.Vondelpark
Şehir gezilerinde nefes almalık favori noktam parklar oluyor. Avrupa da bu konuda oldukça cömert doğrusu. Amsterdam’ın gözde parkı da Vondelpark. Daha önce görmediğim çeşitlilikte kuşları gördüğüm bir yer olarak anılarımda yer etti. Özellikle güzel bir havaya denk geldiyseniz 1 saatliğine de olsa rotanıza bu yeşil güzelliği dahil etmenizi tavsiye ederim.
12.Amsterdam Merkez Tren İstasyonu
Son bir kaç şehir gezimde tren istasyonlarına karşı özel bir ilgim oluşmaya başladı. Favorim hala Porto’daki olsa da Amsterdam’dakini de beğendim diyebilirim. İçinden çıkıp şehre doğru ilerlerken bir an da olsa arkanızı dönüp bakın derim. Kendisi 1889’da Gotik-Rönesans tarzında inşa edilmiş.
13.Rijks Müzesi
Amsterdam müze turumuza Avrupa’nın en büyük müzelerinden biri olan Rijksmuseum ile başlıyorum. Kendisi hakkında yarım gün vakit ayırmamız gerektiğini öğrendiğim için planıma dahil edemedim. Ama bir sonraki Amsterdam gezimin yapılacaklarında ilk sırada olacak. Eğer programınızda bu kadar yer varsa gitmeniz gereken ilk müzelerden biri burası bence.
Sizin için içeriği ve diğer bilgileri hakkında kısa bir araştırma yaptım. İlk kez 1800 yılında Lahey’de kurulan Rijks Müzesi, Hollanda’nın ulusal müzelerinden biri. Ülkenin en büyük sanat koleksiyonunun küratörlüğünü yapan Rijksmuseum’un şu anki konutu, 1885 yılında inşa edilmiş bir binada, şehrin kanal çemberinin hemen dışında yer alıyor.
Giriş ücreti 22,50 Euro, 18 yaş altına ücretsiz. Haftanın her günü 09:00-17:00 saatlerinde açık. İçeride ücretsiz Wifi yer alıyor. Bileti alabileceğiniz ve diğer detaylara ulaşabileceğiniz resmi siteyi buraya bırakıyorum. Yoğun talep gören müzelerden biri olduğu için seyahatinizi planlarken biletinizi almanızı öneririm.
14.Van Gogh Müzesi
Sıra geldi tek gezebildiğimiz gözbebeğimize. Çok sanatsal bir kişiliğim olmasa da Van Gogh hakkında en çok bilgi sahibi olduğum sanatçılardan biri olduğu için mutlaka gidilecek müzelerin için burayı önceden almıştım. Müzenin küçük oluşu da sıkışık programımıza tam uyum sağladı. Ortalama 1 buçuk saatte gezebileceğiniz boyuttaki bu müzede Van Gogh’un tüm hayat hikayesini detayları ile öğrenmiş oluyorsunuz. Tabi bir yandan da o ve arkadaşlarının eserleriyle donatılan bir müze olduğu için gözleriniz bayram ediyor.
Giriş ücreti 20 Euro, 18 yaş altına ücretsiz. Açılış kapanış saatleri dönemsel değiştiği için detayları bulabileceğiniz resmi sitesini buraya bırakıyorum. Aynı zamanda biletinizi de buradan alabilirsiniz. Yoğun talep gören müzelerden biri olduğu için seyahatinizi planlarken biletinizi almanızı öneririm.
15.Anne Frank’ın Evi
Görmeyi istediğim bir diğer müze de Anne Frank’ın Evi’ydi ancak uygun olan bilet saatleri programımıza uymadığı için burayı bir sonraki gelişimize planlamak zorunda kaldık. O yüzden bu müze için de biletinizi daha seyahati planlarken almanızı tavsiye ederim.
Müze adından da anlayacağımız üzere tamamen Anne Frank’ın hayatı üzerine tasarlanmış. Hitler döneminde Almanya’dan Hollanda’ya kaçan bir Yahudi ailenin öyküsü aslında Anne Frank’ın öyküsü. Babasının hediye ettiği günlüğü sayesinde bugün Anne’nin ve benzer durumda olan tüm Yahudiler’in neler yaşadığını bu müze aracılığı ile net bir şekilde görebiliyoruz. Giriş ücreti 16 Euro, haftanın her günü 9:00-22:00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz. Bileti alabileceğiniz resmi siteyi buraya bırakıyorum.
16.Madame Tussauds Museum
Hemen her şehirde karşılaştığımız bal mumu müzesi Madame Tussauds’dan burada da mevcut. Oldukça geniş bir koleksiyona sahip müzenin konumu da en merkezi olan Dam meydanında yer alıyor. Bence her yerde bulabileceğiniz bir müze olduğu için olmazsa olmaz bir yer değil. İlgi alanına girecek birileri yazımı ziyaret eder belki diye yine de ekledim.
Giriş ücreti 22 Euro, haftanın her günü 10:00-18:00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz. Resmi sitesini buraya bırakıyorum.
17.Stedelijk Museum
Büyük bir küvete benzetilen binası ile uluslararası modern sanat ve tasarımlarının sergilendiği Stedelijk Müzesi Amsterdam’ın gözde müzelerinden biri. Eğer modern sanat seviyorsanız Moco Müzesi ve burayı da planlarınıza alabilirsiniz. Giriş ücreti 22,50 Euro, 10:00-18:00 saatlerinde ziyarete açık. Diğer detaylara ulaşabilmeniz için resmi siteyi buraya bırakıyorum.
18.Moco Museum
Dali ve Banksy’nin yaratıcı eserlerinin sergilendiği Instagram’ın gözde fotoğraf noktalarından modern toplumu yansıtmak için ironi ve mizahın kullanıldığı benzersiz bir sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan bir müze burası.
Giriş ücreti 19,94 Euro, Pazartesi- Perşembe 09:00-19:00, Cuma-Pazar 09:00-21:00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz. Resmi sitesini buraya bırakıyorum.
19.Heineken Experience
Hollanda’nın ünlü bira markası Heineken’in eski bira fabrikasında tura çıkıp tadım yapabileceğiniz değişik bir deneyim noktası burası. İnteraktif bir müze olarak da adlandırabiliriz. Eğer arkadaşlarımla eğlenmek için geldiğim bir gezi olsaydı tercih edebileceğim yerlerden biriydi. Biranın yapım aşamalarına ya da Heineken’e özel bir ilginiz vs varsa da düşünebileceğiniz yerlerden biri burası.
Giriş ücreti 21 Euro, giriş saatleri günlere göre değiştiği için kontrol edebileceğiniz resmi sitesini buraya bırakıyorum. Bilerinizi de sitesinden online olarak satın alabilirsiniz.
20.The National Maritime Museum
Denizciliğe özel ilgisi olmayanlar için biraz sıkıcı gelebilecek bir müze. Programınıza ona göre dahil etmenizde fayda var. En ilgi çekici yanı 18. yüzyıl ticaret gemisi replikasıyla sanal yolculuklar sunan interaktif müze olması.
Giriş ücreti 17,50 Euro, Salı-Pazar 10:00 – 17:00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz, Pazartesi günleri kapalı.
21.Rembrandthuis Evi Müzesi
Dünyaca ünlü Hollandalı ressam Rembrandt’ın 1639-1660 yılları arasında yaşadığı evin 1906’da restore edilerek müze haline getirilmesiyle oluşturulmuş. Bizim gezimiz sırasında geçici olarak kapalıydı. Sitesinde 18 Mart 2023’ten sonra bilet alınabileceği görülüyor. Giriş ücreti 17,50 Euro. Resmi siteyi buraya bırakıyorum.
22.NEMO Science Museum
Daha çok çocuklar için tasarlanmış interaktif bir bilim müzesi NEMO. Yaşı 4 ve üzerinde olan herkes için giriş ücreti17,50 Euro, 4 yaşından küçükler için ücretsiz. Eğer çocukla Amsterdam seyahati planınız varsa listenize almanız gereken yerlerden biri. Bilet ve diğer detaylara ulaşabileceğiniz resmi siteyi buraya bırakıyorum.
23.Tulip Museum Amsterdam
Hollanda lalerinin ününü bilmeyen kalmamıştır. Bu çiçeğin aslında ilk olarak Osmanlı’da kullanıldığı Dünya’da çoğu kişi tarafından bilinmese de lalenin Osmanlı’dan Avrupa’ya yolculuğu 400 yıl önce başlıyor. Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa ülkelerinin İstanbul’daki büyükelçilerine gidişatın nereye varacağını bilemeden lale hediye ediyor. Hollanda da lalenin merkezi olmak için kolları sıvıyor ve tüm dünyaya lale soğanı ihraç etmeye başlıyor. Osmanlı lale tekelini böylece Hollanda’ya kaptırıyor. Lale bir anda Avrupa’da zenginlik ve refah göstergesine dönüşüyor. Lale soğanı bir servet etmeye neredeyse Amsterdam’da bir ev fiyatına kadar çıkıyor. 1637’de lale pazarı çöküyor. Ekonomi tarihinde lale pazarının çökmesi kapitalizmin ilk spekülasyon balonu olarak tanınıyor.
Bu müze de laleyi tanıtmak amacıyla kurulan hediyelik lale soğanı alabileceğiniz bir yer. Giriş 5 Euro 10:00-18:00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz. Detaylara ulaşabileceğiniz sitesini buraya bırakıyorum.
24.Erotic Museum
İlginç müzelere bir yenisini eklemek isteyenlerin listesine alabileceği bir müzeye geldi sıra. Google Maps yorumlarından para tuzağı olduğu sonucuna vardığımız seks oyuncakları, posterler ve içinde John Lennon tarafından yapılan çizimlerin de yer aldığı eserleri sergileyen erotik müze. Giriş ücreti 7 Euro.
25.A’dam Lookout
Amsterdam’ı 360 derece yukarıdan görebileceğiniz nadir yerlerden biri burası. Ayrıca şehrin manzarasına doğru sallanabileceğiniz bir de salıncak mevcut. İsterseniz restoranında manzaraya karşı bir şeyler yiyip içebilirsiniz de. Online bilet alımında indirim yapıyorlar. Adrenalin sevenlerin özellikle salıncağı denemesini tavsiye ederim. Bilet ve diğer detayları bulabileceğiniz resmi siteyi buraya bırakıyorum.
26.The Amsterdam Dungeon
Tam bir turist şehri olduğunu yazının başında söylemiştim. Burada yapacak aktivite bitmez. O yüzden size en çok hitap edenleri aralarından seçerek gezi planınızı ona göre oluşturmanız gerekiyor. Burası korku temalı eğlenceli sevenlere yönelik bir yer mesela. Ben çok hoşlanmadığım için hiç listeme almamıştım. Aranızda keyif alacaklar illa ki vardır. İlk araştırmam sırasında Google Maps yorumlarından arkadaş grubu ile giderseniz oldukça keyif alacağınız bir yer olduğu izlemini uyandırdı. Siz yine de sitesinden detaylara göz atarsınız. Siteye buradan hızlıca ulaşabilirsiniz.
27.Waterlooplein
Avrupa genelinde ikinci el ürünlerin kullanımı oldukça yaygınlaşmış durumda. Vintage ürünlerin dışında normal günlük kıyafetlerini almayı da buradan tercih ediyorlar. Ben de gözüme değişik bir şey kestiririm belki diye eğer rotamı çok etkilemeyecekse bu tarz noktaları mutlaka ekliyorum. Waterlooplein de bu şekilde listeme dahil oldu. Kıyafet ağırlıklı olsa da, ev eşyaları, kitap, plak vs de bulabilirsiniz burada.
28.Hortus Botanicus Amsterdam
Merkezin birazcık dışında kalsa da eğer güzel bir havada Amsterdam’da olacaksanız bence rotanıza eklemelisiniz bu parkı. Çok büyük olmadığı için çok vaktinizi almayacaktır. 1682’de ağaçlandırılmış, açık hava ve sera bölümleri var içerisinde. Peyzaj tasarımlı küçük botanik bahçeleri arasında kaybolmak ve betonlardan birazcık uzaklaşmak insanı tazeliyor.
29.NDSM Bölgesi
Hemen her büyük şehirde grafitilerin yoğun olduğu bölgeler illa ki yer alıyor. Burası da Amsterdam’da yoğun grafitileri görebileceğiniz bölgesi. Olmazsa olmaz bir yer değil. Eğer zamanınız kalırsa değişik eserleri görmek için buraya da uğrayabilirsiniz.
30.Red Light Bölgesi
Gelelim şehrin en çok merak edilen noktasına. Adını göz alıcı kırmızı ışıklarından alan Hollanda’nın en meşhur noktalarından biri. Hollanda hükümetinin bazı uyuşturuculara ve fuhuşa yasal olarak izin vermesi ülkeye gelen turist sayısının da arttışına sebep oldu. Turistler bu kadar yoğun ilgi gösterirken yerli halkın bu aktivitelere ilgisinin oldukça düşük olduğunu geziniz sırasında da gözlemleyebilirsiniz.
Red Light Bölgesi’nde genel olarak seks işçilerini, fotoğraftaki gibi vitrinlerde görebilirsiniz, canlı striptiz ve seks şovlarının bulunduğu mekanları, seks ürünlerinin satıldığı dükkanları, uyuşturucu maddelerin satıldığı coffeshopları ve smartshopları yoğunlukla görebileceğiniz bir bölge. Gündüz fotoğraftaki gibi bomboş iken akşamları adım atmakta zorlanacağınız bir kalabalık ile karşılaşıyorsunuz. Akşamları bu camekanların arkasında genelde seks işçileri olduğu için fotoğraf çekimine izin verilmiyor, bu detaya özellikle dikkat etmelisiniz. (Zaten bir çok yerde uyarı yazılarını göreceksiniz.)
Bir keşfin daha sonuna geldik, yeni keşiflerde görüşmek üzere.
Yorum Yapabilirsiniz