Benim için Amsterdam demek yediğim en güzel atıştırmalıklar demek. Şekeri bu kadar iyi kullanabilen başka bir Avrupa şehri görmedim henüz. Tabi bir de patatesleri… O çok ayrı mevzu. Bir patates sever olarak Amsterdam’da önerilen her bir patatesçiyi denedim diyebilirim. En güzelini ise hiç kimsenin önermediği tamamen tesadüfen yediğimiz bir yerde buldum. O yüzden sıkı durun Amsterdam’a gelmişken denenmesi ve denenmemesi gerekenlerle dolu efsane bir liste ile karşınızdayım.
Birazdan detaylı bahsedeceğim tüm yemek noktalarının hepsini 3 günde deneyimledik. Hemen hemen hepsinin önünde de uzun kuyruklar vardı. O yüzden Amsterdam’a giderken kendinizi bekleyeceğiniz uzun sıralara mental olarak hazırlamanızı tavsiye ediyorum. Sıra bekleme konusunda Roma hala bir numaram olsa da Amsterdam da onunla yarışır düzeydeydi. Ama Roma’dan farklı olarak Amsterdam’da beklediğiniz sıraya değmeyecek yerler de mevcut. Mekan bazlı yorumlarımı aşağıda belirteceğim için daha fazla detaya girmiyorum.
3 günlük Amsterdam maceramızı en leziz yiyeceklerle taçlandırmanın haklı gururu ile konuyu çok fazla uzatmadan öncelikle harita ile giriş yapıyorum. Aşağıdaki haritayı kaydederek yemek noktalarına rahatça erişebilirsiniz. Amsterdam Gezi Rehberi ve çevresinde görülecek yerleri içeren yazılarıma da buradan ulaşabilirsiniz.
Yemek noktalarının açıklamalarına hızlıca ulaşmak için üzerine tıklayabilirsiniz.
1.Bakers and Roasters
2.Omelegg
3.Van Stapele Koekmakerij
4.Van Holland Stroopwafels
5.Foodhallen Amsterdam
6.The Butcher
7.Manneken Pis Damrak
8.Pont Neuf Buiksloterweg
9.Tony’s Chocolonely Chocolate Bar
10.Efendy Lahmacun Cafe
11.Brasserie Blazer
12.Fabel Friet
13.La Zoccola del Pacioccone
1.Bakers and Roasters
Amsterdam’daki en güzel kahvaltıcımızdan başlamak istiyorum. Lezzet olarak gerçekten çok memnun kaldık. Çalışanları da baya güler yüzlü ve ilgililer. Ancak yoğunluktan siparişimiz baya geç geldi. Burayı programınızın rahat olduğu bir günde değerlendirin derim.
Amsterdam’da 2 şubesi var ve özellikle hafta sonları çok ciddi bir sıra oluyor. Rezervasyon almıyor ancak sitesinden online başvuru yaparak sıraya girebiliyor ve sıranızı online olarak takip edebiliyorsunuz. Biz gitmeden 40 dakika önceden sıraya girmemize rağmen kapısında da neredeyse bir 20 dakika daha bekledik. O yüzden açılış saatinde mutlaka sıraya girin derim. Menüsünü buraya bırakıyorum.
2.Omelegg
Hemen hemen herkes tarafından övüldüğünü gördüğüm için listeme aldığım bir kahvaltıcıydı ancak lezzet olarak pek memnun kalmadığımı baştan belirtmek istiyorum. Yanmış pastırmalar, yoğun kokulu peynirler, geç gelen siparişler derken liste uzayıp gidiyor. Burası yerine iki gün Bakers and Roasters’da kahvaltı yapmayı tercih ederdim, çok net. Menüyü buraya bırakıyorum.
3.Van Stapele Koekmakerij
Ben bir kurabiye aşığı olarak hayatımda yediğim en güzel kurabiyelerin burada olduğunu çok net söyleyebilirim. Bu nedir böyle? Bu nasıl bir tad! Gerçekten şefini bulup tarifini sormamak için kendinizi zor tutacağınız cinsten. Her gün olsa her gün bıkmadan yerim. Dışı normal çikolatalı içinde de beyaz çikolata (kalp ben) var. Bir de sıcak sıcak satışı yapılmıyor mu? İnsanı şeker komasına sokana kadar yedirir bu. Tabi bu kadar lezzetli bir yerin önünde uzun bir kuyruk beklemek de kaçınılmaz oluyor. Fiyatlar aşağıdaki fotoğrafta yazıyor.
4.Van Holland Stroopwafels
Amsterdam’a gelmişken mutlaka denemeniz gereken lezzetlerden biri de waffle. Klasik waffle dışında burada deneyimleyebileceğiniz “stroopwafel” beni şeker komasına sokabilecek bir diğer muhteşem lezzet. Ancak “Van Holland Stroopwafels” denemek için çok da doğru bir konum diyemeyeceğim. Lezzet olarak başarılıydı ancak çok daha güzellerini hiç sıra beklemeden yediğim için burası sadece diğerlerinin ne kadar güzel olduğunu anlamamı sağladı. Bu sırayı beklemeden yol üzerinde gördüğünüz herhangi bir yerde de deneyebilirsiniz bence.
Diğer denediğim yerlerden biri Bloemenmarkt sokağında bulunan The Bakery Company. Fiyat olarak biraz pahalı gelse de (Tanesi 5 Euro) lezzet olarak bence Van Holland Stroopwafels’dan daha başarılıydı. Diğeri de son günümüzde gittiğimiz şirin Zaanse Schans köyündeki minik bir işletmeydi. Adı De Saense Lelie, köyde waffle yapan bir tane yer olduğu için illa ki göreceksiniz burayı. Üstelik waffle 2,5 Euro.
5.Foodhallen Amsterdam
Hemen hemen her Avrupa şehrinde göreceğiniz bir yemek noktasına geldi sıra. Market ya da Foodhall olarak geçen bizdeki AVM’lerin yemek katı olarak düşünebileceğiniz bir yer burası. Hamburgerinden pizzasına, Asya mutfağından gittiğiniz yerin yöresel mutfağına kadar hemen hemen her yemek çeşidini bulabileceğiniz yemek cenneti.
Biz Foofhallen Amsterdam için biraz geç saati tercih ettiğimiz için çoğu yerin mutfağı kapanmıştı. Konum olarak merkeze çok yakın olmasa da ortamı keyifli ve çeşit bol olduğu için yolu düşen olur diye listeme eklemeye karar verdim.
6.The Butcher
Amsterdam’da güzel bir hamburgerci arıyorsanız The Butcher’ı gözüm kapalı önerebilirim. Gerçekten lezzetli hamburgerleri var. Akşam 21:00’den sonra bile sıra olsa da bekleyin ve deneyin derim. Amsterdam’da birden fazla şubesi var, yukarıdaki haritaya bizim denediğimiz şubeyi ekledim. Menünün linkini buraya bırakıyorum.
7.Manneken Pis Damrak
Amsterdam ve patates kızartması denildiğinde ilk akla gelen yerlerden birisi Manneken Pis Damrak oluyor. Hemen her blogdada görebilirsiniz burayı. Önündeki sıradan dolayı benim deneme şansım olmadı maalesef. Damak zevkine güvendiğim kişiler önerdiği için listeme eklemek istedim. Konumu oldukça merkezi, denerseniz bana yorumlarınızı yazmayı unutmayın.
8.Pont Neuf Buiksloterweg
Gelelim benim Amsterdam’daki asıl patatesçime. Burasıyla ilgili baya bir övünmek istiyorum çünkü hiç bir blokta yok, tamamen lokal ve bizim de tesadüfen denediğimiz küçücük bir büfe. Bizim konakladığımız otele yürüyüş yolumuzun üzerinde kaldığı için sürekli önünden geçtik. İkinci defa yediğimizde patatesleri ile birlikte kroketlerini vs de deneyelim dedik ancak onları pek beğenmedik. Buranın sadece patatesini denemenizi şiddetle öneriyorum.
Konumu çok merkezi değil ama ulaşımı oldukça kolay. Amsterdam tren istasyonunun önünden kalkan feribotlarla ücretsiz karşı kıyıya geçerek hemen iskelenin biraz ilerisinde burayı göreceksiniz. A’DAM Lookout’a yolunuz düşecekse oraya da çok yakın bir konumda.
9.Tony’s Chocolonely Chocolate Bar
Çikolata severseniz Amsterdam’da mutlaka ama mutlaka uğramanız gereken bir yer Tony’s Chocolonely Chocolate Bar. Kafesini ayrı hazır çikolatalarından satın alabileceğiniz gibi kendi çikolatanızı da tasarlayabileceğiniz fabrika bölümünü ayrı sevdim. Çok çikolata tutkunu olmayan beni bile baştan çıkardı burası. Kafe ile fabrika bölümü aynı binada yer alıyor ve konumu da oldukça merkezi. Menüyü aşağıdaki fotoğrafların içine ekliyorum.
10.Efendy Lahmacun Cafe
Türkiye’den Amsterdam’a gittiyseniz bu maddeyi es geçebilirsiniz ama bizim gibi yurtdışında yaşıyorsanız Amsterdam’daki bu lahmacuncuyu bir düşünün derim. Berlin’de henüz aradığımız lahmacunu bulamadığımız için burayı görünce denemek istedik. Sahipleri tabi ki Türk olan bu lahmacuncuda aradığımız çıtır kenarlı lahmacunu bulduk diyebiliriz. Bundan sonra Amsterdam’a her gidişimde yiyeceğim lezzetler arasında yerini aldı burası. Lahmacunun tanesi 5.5 Euro.
11.Brasserie Blazer
Kanalların arasında yürürken tesadüfen gördüğümüz bir bar burası. Gitmeden önce kaydettiğim yerlerden değil, o an canımız bir şeyler içmek istediği için oturduğumuz bir yer oldu. Özellikle güzel bir havaya denk geldiyseniz kanal kenarında soluklanmak ve bir şeyler içmek için değerlendirebilirsiniz.
12.Fabel Friet
Amsterdam’ın ünlü patatesçilerinden biri de burası. Benim de Amsterdam’da yediğim en kötü patatese sahipti. The Butcher hamburgeri ile meşhur olsa da orada yediğim patates bile bu patatesçidekinden daha güzeldi. Hiç yenilmeyecek bir şey değil ama o kadar sıra bekledikten sonra “bunun için miydi?” diye düşünüyor insan. Belkide eskiden güzel olup meşhur olduktan sonra bozan bir yer olabilir burası çünkü bir çok blogda önerildiğini gördüm. Ben klasik ketçaplı olandan aldım, Uğur da üzerine peynir ve trüf mayonezli olandan aldı. Küçük boyu 2.95 Euro. Uğur’un aldığı ketçaplıya göre daha iyiydi, trüf tadını sevdiğimiz için onu daha çok beğendik.
13.La Zoccola del Pacioccone
Burayı Google Maps’ten canımız pizza çektiği için arayıp bulduk. Gerçek bir İtalyan restoranı (çalışanları da İtalyan), içi küçücük ve masalar dip dibe. Keşke lezzeti de gerçek bir İtalyan restoranına benzeseydi. Fiyatları bir çok pizzacıya göre uygun ancak bu lezzete göre fazla bile diyebilirim. Çok popüler bir yer değil ama bizim gibi tesadüfen görüp sadece bizim fiyata ve İtalyan olmasına kanmamanız için özellikle eklemek istedim.
Bir deneyimin daha sonuna geldik. Yeni keşiflerde görüşmek üzere.
Yorum Yapabilirsiniz