2 gün konakladığımız Granada’da 2 kahvaltı 2 akşam yemeği deneyimimiz oldu. İspanya genelinde yemek konusunda Granada’ya kadar çok zorlanmamıştım. Oldukça benzer yemeklerimiz olduğu için her oturduğumuz yerde mutlaka damağıma göre bir şeyler bulabilmiştim ancak Granada’da bu konuda biraz zorlandığımı itiraf etmem gerekir. Bazı restoranların önünden geçerken aldığım ağır kokular beni iğrendirdiği için yemek tercihi konusunda oldukça seçici olmam gerekti. Hatta bu nedenle gitmeden önce belirlediğimiz bazı yerleri es geçtik. Yemek notlarımın tam da bu sebepten sizin için çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Yemek deneyimlerimize başlamadan önce size Granada yemek kültürü hakkında çok kritik bir bilgi vermem lazım. İspanya’nın meşhur tapalarından bir tanesini Granada’da içecek sipariş verdiğinizde ikram olarak getiriyorlar. Konakladığımız evin sahibi ile konuşurken bu bilgiyi edindik. Bizde ikram olayı çok yaygın olsa da Avrupa çok sık görünen bir durum değil, haliyle ilgilimizi çekti. Getirilecek bir çeşit tapanın ne olacağını seçemiyorsunuz ama zaten hepsi birbirinden güzel olduğu için başarısız bir deneyimle karşılaşmadık. Önemli olan restoran seçimine dikkat etmeniz, gerisi zaten geliyor.
Cafe 4 Gatos
Hemen ikinci gün kahvaltı noktamızdan yemek deneyimlerimize giriş yapıyorum. Dışarıda kahvaltı yapmayı planlıyorsanız bence Cafe 4 Gatos kesinlikle deneyimlemeniz gereken bir yer. Kızarmış ekmeğin üzerine sürülen el yapımı marmelatları ve güzel kahvesi beni mest etti yerken. Uzatmadan menüsünü hemen buraya ekliyorum. Konuma da buradan ulaşabilirsiniz. Masa sayısı az olduğu için erken gitmekte fayda var. Rezervasyonla da çalışmadıkları için aksi durumda sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz.
İlk gün El Hamra’ya gideceğimiz için sabah çok erken hareket etmiştik ve yol üzerinde rastgele bir yerde kruvasan ve kahve ile kahvaltıyı geçiştirmiştik. Bir otelin kafesi olduğu için özellikle çekim yapmamıştım, siz de sabah erken yola koyulmak isterseniz bu tarz açık yerlerle karşılaşabilirsiniz.
Bodegas Castaneda
Öğleden sonra atıştırmalığı ya da akşam yemeği için tercih edebileceğiniz Bodegas Castaneda‘nın menüsünde aşağıdaki gibi karışık tabaklar mevcut. Paylaşmalı bir yemek istiyorsanız sizin için başarılı bir tercih olacaktır. Google Maps yorumlarından dolayı burayı yemek listemize eklemiştik. Lezzet olarak ben çok başarılı bulmadım ama Uğur sevdi. Yemek konusunda bazen Uğur’la tamamen farklı düşünebiliyoruz, bu tarz durumlarda ikimizin de yorumunu eklemeye çalışıyorum yazılarıma. Sonuçta damak zevki ile alakalı bir durum, belki sizin de damak zevkiniz Uğur ile benzerdir diye farklı görüşleri es geçmek istemiyorum. Uğur 10 üzerinden 8 verirken ben 10 üzerinden 6 verebilirim buraya. Temizlik ya da kötü koku ile ilgili bir sorun yaşamadık ancak bence gelen yiyeceklerin çoğu tatsızdı. İçeceklerden vermut güzel olsa da sangriasının orijinal sangria ile alakası yoktu. Vermutun başka bir versiyonu olan bir içecek getirmişlerdi. İlk defa sangria içecekler burada denemez umarım, çünkü alakası yok.(Uğur ile aynı fikirdeyiz bu konuda 🙂 ) Konumu için buraya tıklayabilirsiniz, menüleri basılı olduğu için buraya ekleyemiyorum.
Pinonos
İkinci akşam yemeğine geçmeden Granada’nın meşhur minik tatlısı pinonostan bahsetmem gerekiyor. Kendisinin bir kez tadına bakınca müptelası oldum. İçeriğinde tam olarak ne var, nasıl yapılıyor fikrim yok ama alttan alttan bir kestane ve tarçın tadını alabildim. Islak kek gibi bir kıvamı var, üzerine şerbet gibi bir şey dökülmüş. En sütte de kızarmış bir krema ekleyerek taçlandırmışlar. Granada içinde bir çok kafede satışını görebilirsiniz, bizim denediğimiz yerin konumunu buraya bırakıyorum. Minik şirin bir kafe, mutlaka önünden geçeceğiniz bir konuma sahip. Deneyimlerinizi benimle de paylaşmayı unutmayın.
Bar los Diamantes
En sevdiğim yemek noktasını en sona bıraktım. Granada için okuduğum hemen her blogda burası tavsiye edilmişti. Neden tavsiye edildiğini deneyimledikten sonra çok net anladım. Yediğimiz her şeyin tadı hiç abartmıyorum, gerçekten çok başarılıydı. Bir günümüz daha olsaydı burada yeniden yemek yiyebilirdim. Yurtdışında deniz ürünü yapan bir yere gittiğimizde ilk denediğim şey ahtapot oluyor. Maalesef ülkemizde yurtdışındaki kadar yumuşak yapabilen bir restoran ile henüz karşılaşmadım. Burada yediğimde beğendiğim ilk üç ahtapotun içine girebilecek kadar güzeldi. İkinci tercihim de tabi ki kalamar oluyor genelde. Kalamarı yurtiçinde de yediğim güzel yerlerim var, buradaki de o yerlerle yarışır cinstendi. Hiç yağ çekmemesi benden artı puan aldı.
Buranın birden fazla şubesi bulunuyor, hepsinde lezzetin aynı olduğunu bilgisini okuduğum bloglardan edindiğim için yol üzerinde gördüğümüz herhangi bir şubesinde deneyimledik. Siz de Bar los Diamantes yazısını gördüğünüz anda kendinizi gönül rahatlığı ile içeri atabilirsiniz. Aşağıdaki görsellerin içinde yer alan paella ikram olarak gelen tapaydı. Granada’nın en sevdiğim özelliklerinden biri ikram tapalar oldu.
Size de referans olması için tamamen objektif bir şekilde paylaştığım yukarıdaki deneyimlerime ek olara Granada Gezi Rehberi yazımı da okumanızı tavsiye ederim.
Yorum Yapabilirsiniz