Likya Yolu’nu yürümeden önce şapkanızı önünüze koyarak defalarca düşünmeniz gereken konu ekipman ve çanta hazırlığı. Bu konunun başlı başına bir yazıyı hak ettiğini yazının sonunda daha net anlayacaksınız.
İlk kural: Her şeyi “Bu gerçekten gerekli mi?” diye sorgulamak ve azcık bile ikna değilsen yanına almamak.
Yol üzerinde yüklerini hafifletmek için eşyalarını bırakmak gitmek zorunda kalan kişilerle ve bırakılıp gidilen eşyalarla çok sık karşılaştık. Gerçekten işinize yaramayacak, belki lazım olur diye düşündüğünüz hiç bir şeyi yanınıza almamanızı tekrar tekrar tavsiye ediyorum.
Likya Yolu muhteşem manzaralarının yanı sıra yokuş yukarı çıktığınız, aşağı indiğiniz, taşlık ve kayalık patikaları ile genel zorluk derecesi orta seviye olan bir yürüyüş yolu. Daha önce bu tarz bir yürüyüş yapmadıysanız kapasitenizden daha ağır bir çanta ve ekipman ile daha da zorlanacağınızı düşünmenizi hazırlık sırasında şiddetle tavsiye ediyorum. Bazen marketten ya da pazardan dönerken taşıdığımız bir kaç kilo bile yol uzadıkça ağırlaşıyor. Düşünün ki o ağırlıktan daha fazlasını engebeli bir arazide taşıyorsunuz. Belki yanınıza almadığını o eşya konforunuzu azaltacak ama biraz konfordan ödün vererek daha keyifli bir yürüyüş gerçekleştirebilirsiniz.
1.Ekipman Seçimi
Çanta: Bir süre sonra size yapıştığını ve çıkaramayacağınızı düşüneceğiniz çantanızın seçimi en kritik konulardan biri. Çantanın kendi ağırlığının olabildiğince hafif olmasına dikkat etmeli. Benim tavsiyem en fazla 1-2 kilo civarlarında olmalı. Benim çantam 40 litre, Uğur’un çantası da 45 litreydi. Zaten 45 litreden fazlası yürüyüş sırasında işkence aletine dönüşeceği için bu bantlarda bir çantanız olması yeterli. Sırtında havalandırma olmasına özen gösterirseniz çok daha konforlu olur. Daha önce bahsettiğim gibi biz ilk gün Faralya’da konaklayacağımız için ilk parkuru küçük çantalarla yapmıştık ve küçük çantalarda diğerlerindeki gibi bir sırt havalandırması yok tabi ki. Günün sonunda ne kadar küçük de olsa çanta üzerime yapışmıştı. Bu nedenle sırt havalandırması basit görünse de önemli bir detay. Bir diğer detay da göğüs ve bel desteğinin olan bir çantanızın olması. Özellikle bel desteğini yürüyüş sırasında çok sık kullandım. Bel desteği olmayan bir çantayla böyle uzun bir yürüyüş yapmayı düşünemem bile. Yanlarda küçük cepleri olan bir çanta tercih ederseniz güneş kremi gibi gün içinde kullanmanız gereken küçük şeylere daha kolay olaşabilirsiniz. Ön tarafında batonlarınızı asmamız için askılıkları olan bir çanta tercih ederseniz hayatınızı çok kolaylaştıracak küçük seçimlerden birini yapmış olursunuz. Biz buna dikkat etmediğimiz için baton kullanmadığımız zaman koltuğumuzun altına sıkıştırarak yürüdük.
Bizim bir tane bu özelliklere benzer çantamız vardı. (Yukarıdaki kırmızı çanta) Bir tane de yeni aldık, linikini buraya bırakıyorum. Fiyat performans olarak güzel bir ürün. Fotoğrafını da aşağıda görebilirsiniz. (Biz aldığımızda fiyatı 250 TL civarındaydı.) Bir tane alternetif Decathlon çantasını buraya bırakıyorum.
Ayakkabı: Sağlığınız ve konforunuz için böyle uzun bir yürüyüşün ayakkabısı da farklı olmalı. Şehirde kullandığınız ayakkabılar ne kadar iyi olsa da asla Likya Yolu gibi doğa yürüyüşlerinin zeminine uygun değil. 1 sene önce hazırlıksız yaptığımız mini yürüyüşte şehirde hiç kaymayan bir ayakkabı vardı ayağımda. En az 3-4 defa kayıp düşme tehlikesi atlattım, 2 defa da düştüm. Özellikle tabanı sert olan, yeri iyi tutan bir ayakkabı seçmelisiniz. Taşların, kayalarından üzerlerinden zıplarken neden ilk bundan bahsettiğimi anlayacaksınız. Gün boyunca ayağınızda olacağı için hava alan bir ayakkabı olması çok kritik. Bileğinizi saracak yükseltide bir ayakkabınızın olması burkmalara karşı hayati önem taşıyor. Özellikle bu tarz yürüyüşlere alışık değilseniz burkulmalar kaçınılmaz oluyor. Eğer yürüyüş günlerinizde yağmur olasılığı varsa suya dayanıklı bir model tercih etmekte fayda var.
Daha önce bu tarz yürüyüşler yapmadığım için bu kriterlere uygun bir ayakkabım yoktu. Ömürlük kullanacağınız bir ayakkabı için sağlam bütçe ayırmanız gerekiyor. Outdoor markaları araziye özel üretimler yaptığı için diğer ayakkabılardan fiyatları daha yüksek oluyor. Bütçe dostu Decathlon burada da baya işimize yaradı (reklam gibi oldu ama değil). Benim yol boyunca kullandığım ayakkabıyı buraya bırakıyorum. Likya Yolundan önce bir defa Faralya’dan Kelebekler Vadisi’ne inişte kullanmıştım. Gayet başarılı bir ürün, sadece çok büyük bir beklenti içine girmeyin. Çünkü hangi marka olursa olsun böyle uzun bir yürüyüşe ayaklarınız mutlaka su toplayıp yara olacaktır. (Her uzun molanızda ayakkabılarınızı çıkararak ayağınızı havandırmayı ihmal etmeyin.)
Yürüyüş Sopası (Baton): Bu konuyla ilgili detaylı teknik bilgi sahibi değilim açıkçası. Biz başlangıç olarak düşündüğümüz için Decalthlon’un klasik mavi batonundan aldık. Sadece yürüyüş sırasında beni rahatsız eden nokta tutma yerlerinin materyali oldu. Daha farklı bir dokuda tutma yeri olan bir Baton tercih edebilirsiniz. Kolay ulaşım olması için onun da linkini buraya bırakıyorum.
Kamp Malzemeleri: Eğer konaklamalarınızı çadırda yapacaksanız kamp malzemeleri konusunda ilk dikkat edilmesi gereken şey hafifliği olacak bence. Biz köylerdeki işletmelerde konakladığımız için deneyim açısından çok bir yorumum olamayacak ama yanınızda olması gereken genel bir listeyi sizler için araştırarak hazırladım.
- Çadır
- Mat (Şişme özellikli olsa iyi olur)
- Uyku tulumu
- Şişme yastık
- Kafa lambası
- Rüzgarda sönmeyen çakmak
- Küçük bir çakı
- El feneri
Kamp ocağı, tencere bardak gibi ürünleri yanınıza hiç almamanızı önereceğim, çünkü yol üstündeki köylerde çay, kahve, yeme, içme gibi ihtiyaçlarınızı oldukça uygun fiyatlara karşılayabiliyorsunuz. Bunlar size yükten başka bir şey olmayacak.
Kıyafet: Uzun kollu tshirtle yürüyen de vardı askılı tshirtle de yürüyen. Uzun kollu aşırı terletecek, askılı da güneş yanığına sebep olacağı için en mantıklısı normal kısa kollu tshirtler olacaktır. Kalınlığının orta seviye olmasına ve sıcakta vücudunuzu yakmaması için pamuk içerikli olmasına dikkat etmeniz yeterli. Yürüyüş pantolonları, uzun ve kısa taytlar/şortlar da yürüyüş için kullanılan kıyafetlerden. Kısa tayt rahat olsa da bazı parkurlarda çalılıkların arasından geçtiğiniz için ve bazı sabahlar serin olabileceği için kısa seçenekler her zaman kullanışlı olmayabiliyor. Yağmur ihtimaline karşı katlanıp minicik olan yağmurluklardan bir tane mutlaka yanınıza almanızda fayda var. Akşam ve sabah serinliğinde giymeniz için şapkalı sweat de beklemediğiniz bir anda konforunuzu arttıracaktır. Çorap ve iç çamaşırı da atlamamanız gereken detaylardan. Bizim yanımızda neler olduğunu bir sonraki başlıkta görebilirsiniz.
Elektronikler: Bizim gibi anlarınızı ölümsüzleştirmeye meraklıysanız yanınıza alacağınız drone, fotoğraf makinası, kamera ve yan parçalarının da çantanızda yük oluşturacağını düşünmenizi tavsiye ederim. Bunları yanınıza almayın demiyorum tabi ki. Sadece elektronikleri eklerken başka şeylerden fedakarlık yapmanız gerekecek, bunu hatırlatmak istiyorum.
2.Çantanızda Olması Gerekenler
Yürüyüşünüz kaç gün sürecekse sürsün aşağıdaki listedeki her maddenin mutlaka çantanızda olması gerekiyor. Sadece bu malzemelerle bile çantanız belirli bir ağırlığa gelmiş olacağı için bunlara ek olarak çantaya koyacağınız her şeyi “Gerçekten gerekli mi?” süzgecinden geçirmeyi unutmayın. Taşınabilecek çanta ağırlığının 7-8 kiloyu geçmemesine özen göstermenizi tavsiye ederim. Biz ilk parkurumuz olan Ovacık-Faralya’da bu konuda şanslıydık çünkü yürüyüşten önce Faralya’da konaklamaya başlamıştık. İlk yürüyüş gecesini de aynı evde geçireceğimiz için yanımıza sadece o gün içinde kullanacağımız şeyleri koyduğumuz iki küçük çanta almıştık. Sonraki günlerdeki çantalarımız da ortalama 7-8 kiloydu.
Gelelim çantada olmazsa olmaz eşyaların neler olduğuna…
Kıyafet: Bizim konakladığımız yerlerde elde yıkama şansımız olduğu için 5 gün için 3’er-4’er tane tshirt, tayt/şort, çorap yeterli oldu. Her gün için birer tane iç çamaşırı. (Kadınlar için günlük sütyen yerine spor sütyeni giymelerini tavsiye ederim.) Birer tane şapka, güneş gözlükleri, 3 tane bandana ve akşamları üzerimize almak için uzun kollu sweat aldık, ben ekstra olarak konakladığımız yerlerde akşam üşüme ihtimalime karşı bir tane ince hırka aldım. Birer tane ayakkabı, birer terlik, birer peştemal (ince olduğu için mantıklı bir seçim oldu, yıkayarak hem duş hem de deniz için kullandık), birer deniz kıyafeti ve uyumak için rahat kıyafetler ekledik. Akşam uyumak için kıyafet eklemeyip yanınıza aldığınız yürüyüş kıyafetlerini de tercih edebilirsiniz. Bu tamamen kişisel tercihle alakalı, ben gündüz tayt giydiğim için akşam rahat bir eşofman tercih ettim. İnce bir şey seçerek ağırlık yapmamasına dikkat ettim sadece.
Cüzdan: Tabi ki çantanın içinde olmazsa olmazlardan biri cüzdan. Özellikle belirtmemin sebebi cüzdanınızda mutlaka nakit para bulundurmalısınız. Kaş gibi merkezi yerlerde para çekebilirsiniz ancak genelde köylerden geçtiğiniz için ATM vs bulmanız çok zor olduğu gibi köylerden alacağınız yiyecek ve içecekleri bazen sadece nakitle ödemeniz gerekebiliyor. Nakit para dışında cüzdanınızda olması gerekenlerde biri de Müzekart. Likya Yolu’nda bolca karşılaşacağınız antik kentlere Müzekart sayesinde ücretsiz giriş yapabilirsiniz. Müzekart olmadan giriş ücretleri oldukça pahalıya denk geliyor.
Suluklar ve Atıştırmalıklar: Susuzluk ve açlık bu yolda asla almamanız gereken bir risk. Her zaman yedek suyunuz ve atıştırmalığınızın yanınızda olması gerekir. Atıştırmalık olarak yanımızda her zaman karışık çiğ kuruyemişimiz oldu. İlk iki etap için muz taşıdık. Dardanel’in tahıllı, kinoalı, makarnalı vs ton balıklı salatalarından üçer tane almıştık, tok tutması için güzel bir alternatif oldu. Konakladığımız yerlerdeki yemeklerdeki meyveleri vs de ertesi gün yanımıza aldık. Böylece her gün atıştırmalığımız yanımızda olmuş oldu. Ayrıca yol üzerinde içinden geçtiğiniz köylerde çok lezzetli alternatifler de bulabilirsiniz. Hayatımda yediğim en lezzetli patates kızartmasını bu yürüyüşte yedim desem inanır mısınız?
Sıra geldi yürüyüşte en çok ihtiyaç duyacağınız suya. Suluk olarak Decathlon’un hafif bir suluğunu (stok kalmadığı için linkini ekleyemedim) ve SuCo‘nun suluklarını (hala severek kullanmaya devam ediyorum) tercih etmiştik. Toplamda kişi başı 1 buçuk litre su taşıdık yanımızda. Sabahtan dolu şekilde yola çıkıp bittikçe yolda gördüğümüz çeşmelerden doldurduk. İlkbaharda yürümenin en büyük avantajı eriyen karlardan gelen doğal suların, çeşmelerin akıyor olması. Sonbaharda yürüyecekseniz yanınıza daha fazla su almanız gerekecektir. Yazın kavurucu sıcaklarında çoğu kaynak suyu kuruyor.
Duş Malzemeleri: Şampuan, sabun, 2 peştemal (hafif, az yer kaplıyor, kolay kuruyor) ve küçük yüz havlusu aldık yanımıza.
İlaçlar: Birazdan sıralayacağım tüm ilaçların hepsini yanımızda taşıdık ve yara bandı dışında hiç birini kullanmadık. Dönüp geriye baktığımda yük anlamında taşıdığımız için üzülüyorum ama yine olsa yine yanımda taşırdım. Çünkü acil bir ihtiyaç durumunda gerçekten yanınızda olması lazım olan şeyler bunlar.
- Büyük sargı bezi (10 cmX3-5 cm) 2 Adet
- Steril hidrofil gaz bezi (10×10 cm 50 lik) 1 Kutu
- Üçgen sargı bezi 3 Adet
- Hidrofil pamuk (70 gr) 1 Paket
- Flaster 1 Adet
- Yara bandı 10 Adet
- Baticon
- Avil Dekort (arı sokması için)
- Hametan
- Bepanthol
- Güneş Koruyu (en az 50 faktör olmalı)
- Madecassol (güneş yanığı için)
- Sinek kovucu sprey
- Stilex (sivrisinek ve böcek ısırmaları için)
- Muscoflex Duo (Hap+Jel Kas Gevşetici ve Ağrı Kesici)
- Parol
- Nurofen
- Fucidin (olası yaralanmalara karşı antibiiyotikli krem)
- Suni gözyaşı
Diş fırçası, diş macunu, nemlendirici krem (güneşte yandıktan sonra kullanılması önemli) vs gibi gerekli kişisel bakım malzemeleri de unutmamak lazım. Çöp poşeti ve peçete zor zamanda yardımıza koşacak şeylerden biri. Peçete olarak bir kaç tane küçül paketlerden almak yeterli oldu. Powerbank olmazsa olmaz şeylerden biri, yanınıza 2-3 defa şarjınızı doldurabilecek bir powerbank almanızı şiddetle tavsiye ederim. (Doğada başınıza ne geleceği belli olmaz.) Telefon diğer elektronikleriniz için şarj aletlerinizi de unutmamanız için minik bir hatırlatma yapmak istedim. 🙂
3.Hiç Kullanmadığımız Eşyalar
Çoklayıcı prizi aynı anda birden fazla şeyi şarj etmek için yeterli priz olmaması riskine karşı yanımıza aldık ama hiç kullanmadık.
Sinek kovucu en organiğinden alıp sadece yanımızda taşıdık.
Tuvalet kağıdı konakladığımız yerlerdekileri kullandığımız için hiç kullanmadık.
Düdük, acil durumlarda birilerinin sizi duyması için önemli. Biz kullanacağımız bir durum yaşamadık.
Yağmurluk, katlanarak minicik olan naylonlardan aldık yanımıza. Yer kaplamadı ama yağmur yağdığında da yürümemeyi tercih ettiğimiz için hiç kullanmadık. Parkurun ortasında ani bir yağış riskine karşı yanınızda bulundurmanızda fayda var bence.
Umarım yola çıkmayı kafasına koyanlar için faydalı bir yazı olmuştur. Serinin devamı gelmeye devam edecek, takipte kalın.
Yorum Yapabilirsiniz