Likya Yolu boyunca en zorlandığımız parkurlardan biri oldu Alınca. Faralya’dan başlayıp Kabak’ın güzel sahilinde mola verdiğimiz ve son olarak Alınca’da nihayete ulaşan bir yürüyüş günü oldu. Zorlandığımız kısım Kabak’tan sonra başlayan Alınca parkuruydu. Neden zorlandığımızı, bu zorlukları yenmek için neler yapılabileceğini, parkurun genel özelliklerini, konaklama yerimizi ve daha bir çok detayı bu yazıda bulabilirsiniz.
Likya Yolu için yazdığım hazırlık aşamaları ve 1. Gün yazılarıma buradan Youtube’da yayınladığım Vlog’a buradan ve yukarıdaki eklentiden kolayca ulaşabilirsiniz. Görsel ve anlık detay sevenler için de Instagram’dan da paylaştığım hikaye serisini buraya bırakıyorum.
Parkurumuza saat 9 gibi Faralya’daki Kabak Likya Yolu tabelasından başladık. 12 km sürecek yolumuzun ilk yarım saatini dar bir patikadan yukarı doğru tırmanış şeklinde yürüyorsunuz. O yüzden ne kadar erken başlarsanız o kadar iyi olacak. Sabahtan bu tarz çıkışlar olması enerji yüksek olduğu için çok zorlamıyor ama öğleden sonraki çıkışlar enerji zaten azaldığı insanı baya yıpratıyor. Tırmanıştan sonra geniş ve daha düz toprak bir yola ulaşıyorsunuz. Burada rahat rahat dinlenmeniz için alanlar mevcut. İlk günkü parkurdan farklı olarak bu parkurda çok fazla arı kovanı gördük. Arı korkusu ya da alerjisi olanların özellikle dikkat etmesi gereken bir parkur.
Faralya-Kabak rotasının tam ortasında suyu içilebilen bir çeşme bulunuyor. Ancak bu çeşme doğal bir kaynaktan geldiği için ilkbaharın ortalarından sonra kurumaya başlıyormuş. Bir önceki yılki kar yağışı ve bahardaki hava sıcaklığı tabi ki çeşmenin akma süresinde etkili oluyordur. Biz tam 1 Mayıs’ta bu parkuru yürüdük ve çeşme normal seviyede akıyordu.
Çeşmeden sonra bir süre aynı toprak yolda devam edeceksiniz (aşağıdaki şekilde bir yol). Bu süre boyunca sağ taraftaki işaretleri sürekli kontrol etmenizi tavsiye ederim çünkü ani bir dönüşle birlikte dar bir patikaya bağlanmanız gerekecek. Yolu kaçırmamanız için babalar yerleştirilmiş ama yine de bu aşamada dikkatli olmakta fayda var. Kırmızı beyaz çizgi babalardan sonra kaldığı için öncelikle babalara dikkat etmeniz gerekiyor bu dönüşte.
Dar patikaya girdiğiniz andan itibaren Kabak merkeze kadar dar yoldan iniş yaparak devam edeceksiniz. Kabak merkeze 11:30 gibi vardık ama sadece bir defa mola verdiğimiz için bizim yol biraz hızlı bitti. Öğlen sıcağını Kabak sahilde atlatmayı düşündüğümüz için hiç beklemeden sahilin yolunu tuttuk. Kabak merkezden Likya Yolu’nu takip ederek sahile kadar neredeyse bir 40 dakika daha yürüdük.
Kabak merkezden sahile giden yol Likya Yolu’nun alternatif yollarından biri, rotanızı bu şekilde yapmak zorunda değilsiniz. İsterseniz merkezde iyice dinlenip güzel bir yemek yedikten sonra Alınca’ya doğru da devam edebilirsiniz. Şahsen bir defa daha yürüsem ben o şekilde yapardım. Çünkü Kabak sahile inmesi bir dert çıkması ayrı dert. Üstelik bu nokta parkurun henüz yarısı ve kolay kısmı, bu aşamadan sonrası asıl zorlayıcı kısım olduğu için iyice dinlenerek devam etmek daha mantıklı bence. Kabaktan sahilden Alınca’ya ulaşılan alternatif bir yol daha var. Kabak sahile yakın olan şelale rotasını kullanarak da Alınca’ya ulaşabilirsiniz. Şelaleyi tercih ederseniz de bir süre sonra yolunuz bizim tercih ettiğimiz vadi yolu ile birleşiyor.
Kabak sahilden merkeze gitmek için sahildeki dolmuşları tercih ettik çünkü çok ciddi bir tırmanış yapmanız gerekiyor. Eforumuzu burada harcamak istemedik. Kabak’taki dolmuşların da çalışma mantığı şu şekilde: 8 kişiye kadar toplamda 80 TL’ye götürüyor, 8 kişiden sonra kişi başı 10 TL ücret alıyor. Gördüğüm en saçma ücretlendirmelerden biriydi. Öğlen saatinde bizden başka yukarı çıkan olmadığı için pazarlık ile 70 TL’ye indirebildik ücreti.
Kabak merkezden camiye doğru asfalt yoldan devam ettik. Camiyi gördükten sonra sağından devam edeceksiniz. Burada dik bir yokuş sizi bekliyor olacak. Yokuşun en tepesinden de toprak yola bağlanacaksınız. Toprak yola bağlandıktan sonra uzun süre bu kadar dik bir yokuş görmeyeceğiniz için dinlenmeye vaktiniz olacak. Bu aşamadan sonra manzaraların tadını çıkarmaya odaklanın derim.
Aşağıdaki yazıya kadar oldukça keyifli ve kolay yollardan devam edeceksiniz. Bu yazıdan itibaren 2,5 kilometrelik yeni bir çıkış macerası sizi bekliyor olacak. İlk bir kilometrenden sonra yol tam bir işkenceye dönüşmeye başladı. Özellikle Alınca’daki işletmelerden biri son bir saat kaldığını belirtmiş bir yerde, o kısımdan sonrası saatler sürdü gibi hissettik. Bana sorarsanız Alınca’nın en zorlayıcı yanı uzun süreli bir çıkışa sahip olması. Tek seferde dik bir yeri tırmansanız bu kadar yormaz. 3 saat boyunca orta seviyede çıkış yaparak yürümek insanı gerçekten zorluyor.
Kabak’tan Alınca’ya kadar yol üzerinde akan çeşme hiç yoktu. Bu bilgiyi daha önceden okuduğumuz için su stoğumuz sağlamdı, tabi ağırlığı da oldukça fazlaydı.
Saatlerimiz 18:40’ı gösterdiğinde Alınca’ya vardık, enerjimiz tam olarak sıfırlanmıştı. İlk işimiz otelimizi bulup dinlenmek ve yemek yemek oldu. Konakladığımız yerin özel bir sitesi bulunmadığı için ekleyemiyorum Google’a Likya Yolu Restoran ve Market olarak yazarsanız irtibat kurabileceğiniz telefona ulaşabilirsiniz. Küçük bir aile işletmesi burası, Alınca’daki tüm işletmeler genel olarak bu şekilde. Odalarını yeni kullanıma açtıkları için her şey yepyeniydi. Bir gecelik konaklama için ideal bir boyutta ve size özel tuvalet, banyo var. İşletmenin bahçesine çadır da kurulabiliyor. Çadırda kalanlar için de ortak tuvalet banyo mevcut. Fiyat olarak iki kişi oda ve kahvaltıya 450 TL ödedik. Akşam yemeğini burada ya da köydeki diğer işletmelerde de yiyebilirsiniz. Ayrıca konaklama için de köyde birden fazla seçenek mevcut. Sadece dikkat etmeniz gereken nokta bizim gibi Bayram tatili gibi herkesin izinde olduğu bir tarihte yürüyecekseniz özellikle gruplar işletmeleri erkenden dolduruyor. Sizin de planınızı yapar yapmaz arayıp rezervasyonunuzu yaptırmanızda fayda var.
Alınca’nın neden bizi bu kadar zorladığını buraya kadar açıklamış oldum. Böyle uzayan yollarda “Neyi daha iyi yapabilirdik?” sorusunun cevabını ister istemez konuşuyorsun. Uğur ile bu yoldan çıkardığımız derslere geldi sıra.
Öncelikle biz çanta konusunda bir hata yaptık bu parkurda. Bir tane büyük bir tane küçük çanta aldık ve yoruldukça büyük çantayı değiştirdik. Bunun yerine iki büyük çanta alıp yükü paylaşmak daha mantıklı olurdu (bir sonraki parkurda hatamızı telafi ettik). Öğlene kadar yol çok yorucu olmadığı için çanta çok önemli değildi ama Alınca çıkışında çanta kime geçerse yol onun için daha da dayanılmaz hal alıyordu. Özellikle benim taşıyabileceğim kapasitenin çok üzerindeydi ağırlık. Zaten zor olan parkuru böylece daha da zor hale getirdik.
Bir diğer hatamız da Kabak sahile inmek oldu. Zaten uzun ve yorucu olan yolu daha da yorucu hale getirmiş olduk. Direkt yolunuzun üzerinde olan bir sahilde dinlenmek, denize girmek (ilerleyen parkurlarda yapacağız) oldukça keyifli ve dinlendirici oluyor. Ama Kabak sahile iniş de çıkış da zor olduğu için bana sorarsanız yolunuzu hiç uzatmayın derim. Kabak sahilde konaklama yapacaksanız inmenize değecektir ancak diğer türlü gerçekten sizi yormaktan başka bir işe yaramayacak. Eğer bu yolu bir defa daha yürürsem öğlene kadar kabak sahile ulaşmayı, denize girerek dinlenmeyi ve öğleden sonra şelaleye yürüyüp geri Kabak sahile dönerek konaklamamı burada yapmayı planlıyorum. Böylece ertesi gün Alınca’ya giderken enerjim yerinde olur ve güzel manzaraların tadını daha iyi çıkarabilirim.
Sahilde yediğimiz öğle yemeğimiz Dardanel’in yukarıdaki atıştırmalığıydı. Ne kadar besleyici ve tok tutsa da Alınca gibi bir parkur için yeterli değildi. O yorgunluğun üzerine bir de acıkmaya başlayınca çekilmez bir hal aldı. Yanımızdaki çerez ve muzlardan atıştırmamıza rağmen çok efor sarfettiğimiz için Kabak’ta sağlam bir öğle yemeği yiyip bu parkurun ikinci kısmına tamamen tok başlamanız parkuru bir tık daha kolaylaştıracaktır.
Eğer bunlara dikkat eder ve bol bol mola verirseniz bence bizden daha kolay bir şekilde tamamlayabilirsiniz yürüyüşünüzü. Likya Yolu deneyimlerimizi içeren yazılar gelmeye devam edecek. Takipte kalın.
Yorum Yapabilirsiniz