GizemceKeşiflerTravel & Food

Likya Yolu’nda 5 Gün: Genel Bilgiler

Nisan 2021’de bir günlük mini Likya Yolu keşfimizden sonra aklımdan bir türlü çıkaramadım bu tarihi yürüyüş yolunun manzaralarını, dinginliğini, mis gibi, tertemiz havasını ve bir günlük de olsa bu yolculuğun bana hissettirdiklerini…

Bu mini yürüyüşten sonra edindiğimiz tecrübeleri Likya Yolu Hazırlık Rehberi isimli yazımda anlatmıştım. Bu yazıya devam etmeden önce okumanızı tavsiye ederim.

İstanbul’a dönüş yolu boyunca tek konuştuğumuz şey bir daha ne zaman gelebileceğimiz ve Likya Yolunu kaç gün, nasıl yürüyeceğimiz oldu. Bir süre sonra hayalini kurmaya başladığımı farkettim ve mini yürüyüşümüzden tam 1 yıl sonra, Nisan 2022’de hayallerimizden birini daha gerçekleştirebildik.

Yaptığım en çılgın şeylerden biriydi diyebilirim. Günlerce tamamen doğayla iç içe olmak benim gibi büyük şehirde doğup büyüyenlerin gözünü korkutan bir durum olsa da tahminimden çok daha başarılı geçti maceramız. Doğanın bir parçası olduğunu hatırlamak insana tahmin edebileceğinizden çok daha iyi geliyor. Her attığım adımda yorulan vücudumun tersine berraklaşan düşüncelerim bir önceki cümlemi kanıtlar nitelikteydi. Yaşadığım bu hissi tanımlamak ve size aktarmak için bence Türkçe’de bir kelime mevcut değil. O kadar benzersiz bir his ki sadece yaşayınca anlayacağınız ve bence sizin de adlandıramayacağınız bir duygu.

Gelelim deneyimlerimize…

1.Ön Araştırmanın Önemi

Dersine iyi çalışarak yolculuklara çıkmayı seven biri olarak Likya Yolu ile için çok sağlam bir ön araştırma yaptık. Eğer ciddi ciddi bu işe giriştiyseniz sadece bu yazı ile kalmayıp bulabildiğiniz her blogu okumanızı, Likya Yolu için yazılan kitapları edinmenizi, Youtube’da yayınlanan farklı kişilerin farklı videolarını izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Özellikle bizim gibi ilk deneyiminiz ise bakacağınız her kaynaktan öğreneceğiniz her bilgi hiç tahmin etmediğiniz bir anda işinize yarayacak.

Kitap olarak özellikle Altuğ Şener’in Adım Adım Likya Yolu isimli kitabını tavsiye ediyorum. Haritalarla ve hap bilgilerle desteklediği bu kitap bizim çok işimize yaradı. Yol üzerinde göreceğiniz antik kentler ve bu kentlerde yaşayan uygarlıklar hakkında bilgi sahibi olmak için George E. Bean’ın Eski Çağ’da Lykia Bölgesi isimli kitabını edinebilirsiniz.

Deneyimlerimize devam etmeden Likya Yolu ile ilgili bir kaç genel bilgiyi belirtmekte fayda var.
Likya Yolu, Fethiye’den Antalya’ya kadar devam eden 555 kilometrelik bir parkur. Türkiye’nin ilk uzun mesafe yürüyüş rotası olan Likya Yolu’nun temeli 1992 yılında İngiliz Kate Clow tarafından başlatılan çalışmalarla atılmış. 1999 yılında sona eren çalışmalarla bugünkü halini almış. Bu yürüyüş ile bir tarafı masmavi Akdeniz’den diğer tarafı eşsiz bir doğaya sahip Ege’den oluşan Teke Yarımadası’nı adımlayarak dolaşabileceksiniz. Her adımınızda tarihe tanıklık edeceksiniz çünkü Likya Yolu, Likya Uygarlıkları’ndan kalma pek çok antik kentin içinden geçiyor.

Likya Yolu havanın ortalama seviyelerde olduğu ilkbahar ve sonbahar aylarında yürünmeli. Yazın çok sıcak ya da kışın da soğuk hava şartlarından dolayı tehlikeli olacağı için düşünmeyin bile. Biz ilkbaharı tercih ettik. eriyen karlar sayesinde sürekli akan doğal sular için size de bu mevsimi öneririm. Aynı zamanda gece ve gündüz sıcaklıkları arasında çok fark olmaması için 5 yürüyüş gününü Nisan sonu, Mayıs başına denk getirmemiz çok işimize yaradı. Sadece son 2 günümüzde Antalya bölgesinde sıcaktan ve bitki örtüsünden kaynaklı gölge bulamadığımızdan dolayı çok zorlandık. Muğla’daki parkurların Mayıs ayında yürümesi daha kolayken Antalya içindeki parkurların Nisan ayında yürünmesi daha kolay olacaktır. Eğer bölerek yürüyecekseniz bu önerimi dikkate alarak planlamanızı yapabilirsiniz. Biz de kalan parkurlarımızı ilerleyen yıllarda bu tespitimize göre planlamayı düşünüyoruz.

Yol boyunca kırmızı ve beyaz çizgileri kaçırmadan yürümeniz gerekiyor. Tabelalar genel bilgilendirmeler amacıyla kullanıldığı için referans alabileceğiniz kadar sık bulunmuyor. Bunların dışında insanların gönüllü olarak yönlendirme için hazırladıkları “babalar” isimli taştan kuleler de yol bulmak için faydalı oluyor. Özellikle doğa şartlarından dolayı rutin yürüyüş yolu bozulabiliyor. Bu durumda kırmızı beyaz çizgiler de kayboluyor. Yürüyüşçülerin hazırladığı babalar bu noktada hayati önem taşıyor.

2.Deneme Yürüyüşleri

Eğer Likya Yolu ilk deneyiminiz olacaksa ya da yürüyüşlere uzun süre ara verdiyseniz deneme yürüyüşleri yapmanız yürüyüşünüzde hazırlıklı olmanızı sağlayacak ve yaşayacağınız kas ağrılarını oldukça azaltacaktır.

Bizim de mini yürüyüşten sonra 1 yıl boyunca doğa yürüyüşüne dair hiç bir şey yapmadığımızı özellikle belirtmek istiyorum. Ne kadar önceden araştırırsanız araştırın vücudunuz böyle uzun bir yürüyüşe alışkın değilse teoride öğrendikleriniz çok da önemli olmayacak. Bunun bir hata olduğunu, sizin de yapmamanız için özellikle belirtmek istiyorum. Kendimiz için “En azından İstanbul çevresindeki parkurlarda günübirlik uzun yürüyüşler yapabilirdik.” öz eleştirisini yapmadan geçemeyeceğim. Aslında Likya Yolu’ndan bir kaç ay öncesi için birer hafta arayla bu tarz yürüyüşler planlamıştık, konumlarını vs de araştırmıştık. Maalesef değişen öncelikler, hava şartları gibi bahanelerden bir türlü hedefimizi gerçekleştiremedik. İlk yaptığımız hatayı size örnek olması için özellikle paylaşmak istedim.

Özellikle bizim gibi ilk defa böyle uzun bir parkurda yürüyeceksiniz bunun denemesi tarzında yürüyüşlere bir kaç hafta önceden başlamakta fayda var. Bu deneme yürüyüşlerinde dikkat edilmesi gereken en kritik şeylerden biri çanta. Günlerce yapacağınız yürüyüşte en çok zorlanacağınız şeylerden biri çantayı taşımak olacak. Bu nedenle deneme yürüyüşlerinizi olabildiğince Likya Yolu’nda taşıyacağınız ağırlığa yakın ağırlıkta çantalarla yaparsanız bir yandan yürüyüşte sizi nelerin bekleyeceğini görmüş olursunuz bir yandan da vücudunuzu böyle bir ağırlıkla saatlerce yürümeye alıştırmış olursunuz.

3.Yürüyüş Detaylarını Netleştirmek

Likya Yolu Fethiye Ovacık’tan başlayıp Antalya Geyikbayırı’nda son buluyor. Bu uzun yolu tek seferde yürüyebileceğiniz gibi parçalara bölerek de yürüyebilirsiniz. Yürüyüş için kaç gün ayırabildiğinize göre parkurları kendiniz belirleyebilirsiniz. Bazı parkurları atlayarak da yürüyebilirsiniz. Hangi etaptan başladığınız ya da hangi yönden başladığınız hiç önemli değil. Mesela biz mini yürüyüşümüzde Gey’in yarısından Alınca’ya yürüyüp geri dönmüştük. Parkuru hem tersinden hem de normal rotasından yürüdüğümüz için herhangi bir farkı ya dezavantajı olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Parkurlar arasında ulaşım aracı bulmak da genelde çok zor olmuyor. Hiç bir şey bulamazsanız otostop ile gidebiliyorsunuz.

Bizim 5 günlük parkurlarımız aşağıdaki şekildeydi.

1.Gün: Ovacık – Faralya
2.Gün: Faralya – Alınca
3.Gün: Kaş – Üzümlü İskelesi
4.Gün: Üzümlü İskelesi – Aperlai
5.Gün: Aperlai – Kaleköy

Gruplara dahil olarak, kendi arkadaşlarınızla ya da tek başınıza yürüyebilirsiniz. Yolda oldukça kalabalık gruplarla karşılaştık, bu tarz gruplara dahil olarak yürümek tamamen tercihinize kalmış durumda. Bana sorarsınız yolun dinginliğini hissederek ve kendinizi dinleyerek yürümeniz için minik gruplarla yapmak daha mantıklı. İlk defa ve tek yürüyecekler için bu yöntem tercih edilebilir. Bir de bazı grupların farklı bir yöntem ile yürüdüklerini öğrendik. Yürüyüş sırasında sadece gündüz ihtiyacınız olabilecek şeyleri taşıyorsunuz. Günün sonunda konaklamaları turun belirlediği yerde yapıyorsunuz ve diğer tüm eşyalarınızı tur sizin için her konakladığınız yere taşıyor. Size de sadece yürüyüşün keyfini çıkarmak kalıyor.

Kamp yaparak yürümek en çok tercih edilen yöntemlerden biri. Bu yöntemin de bir çok avantajı ve dezavantajı var. Bence en önemli avantajı istediğiniz her yerde konaklama imkanınızın olması, en büyük dezavantajı da daha fazla yük taşımak. Biz taşıyacağımız farzladan herhangi bir yükü göze alamadığımız için bu yöntemi tercih etmedik.

Sırada bizim yöntemimiz var. Konaklama için taşımamız gereken hiç bir kamp ya da yemek malzemesini yanımızda taşımadık. Konaklama ve yemek ihtiyaçlarımızı her yürüyüş gününün sonundaki yerde bulunan işletmelerden karşıladık. Böylece daha az yük taşıyarak yürüyüşün keyfini çıkarmaya çalıştık. Bir de kamp malzemelerini taşısaydık da duş vs için bu konaklama yerlerinin çadır alanlarını kullanacaktık. Hem kamp malzemelerini taşımak hem de işletmenin bahçesini kullanmak için ücret ödemek bize mantıklı gelmedi. Onun yerinde biraz daha fazla ücret ödeyerek odalarını ya da kulübelerini kullandık. Bu yöntemin de dezavantajları mevcut tabi ki. Konaklama noktalarının bir çok yerde az olması ve odaların dolu olma riski. Bizim gibi bayramda yürümeyi tercih ederseniz konaklayacağınız yeri bir kaç gün önce arayarak rezervasyon yaptırmakta fayda var. Özellikle kalabalık gruplar bazı konaklama yerlerini direkt doldurduğu için bazı yerlerde inanılmaz zorlandık. Hava şartlarından dolayı anlık değişen planlarımıza rağmen her gün konaklayacak bir yer bulmayı başardık. Konakladığınız yerlerde genelde kahvaltı dahil oluyor, akşam yemeği için hemen hepsinde ekstra ücret ödedik. (Detaylar her günün yazısında gelecek.)

4.Ekipman ve Çanta Hazırlığı

Yürüyüş detaylarını netleştirdikten sonra sıra ihtiyacınız olacak ekipmanlara ve sırtınızda taşıyacağınız evinize yani çantanıza geldi sıra.

Kamp yaparak yürümeyi tercih edenler için kamp malzemelerinin hafif olması kritik önem taşıyor. Çadır, mat, uyku tulumu olmazsa olmaz malzemelerden. Diğer detay kamp eşyaları için kamp yaparak yürüyen birisinin blogundan destek almanızı tavsiye ederim.

Yürüyüş ekipmanlarına gelecek olursak; yürüyüş sopası (baton) en az bir tane olmalı. Biz Decathlon’un mavi sopasından aldık. Ayakkabı en kritik ve en çok bütçe ayırmanız gereken şeylerden biri. Doğa yürüyüşüne uygun bir ayakkabınızın olması yürüyüşünüzü daha kolay hale getirecektir. Zaman zaman taşların üzerinden tırmanacağınız için yeri iyi tutan bir ayakkabı olmasına özen göstermelisiniz. Burkulma durumlarında bileğinizi koruması için ayakkabının bileğinizi iyi sarması ciddi önem taşıyor. Kıyafet olarak yolda uzun kollu tshirtle yürüyen de vardı askılı tshirtle de yürüyen. Uzun kollu aşırı terletecek, askılı da güneş yanığına sebep olacağı için en mantıklısı normal kısa kollu tshirtler olacaktır. Kalınlığının orta seviye olmasına ve sıcakta vücudunuzu yakmaması için pamuk içerikli olmasına dikkat etmeniz yeterli. Yürüyüş pantolonları, uzun ve kısa taytlar/şortlar da yürüyüş için kullanılan kıyafetlerden. Bazı parkurlarda çalılıkların arasından geçtiğiniz için ve bazı sabahlar serin olduğu için kısa seçenekleri her zaman değerlendiremeyebilirsiniz. Yanınızda hem uzun hem de kısa alt kıyafet alternatiflerinin olması iyi olacaktır.

Çantaya mutlaka konulması gereken diğer içeriklerle ilgili ayrı bir yazı önümüzdeki haftalarda gelecek çünkü bu konuyla ilgili bahsedilecek çok fazla detay var. Devamı için takipte kalın.

Yorum Yapabilirsiniz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir