Karış karış gezmek isterseniz bitiremeyeceğiniz büyüklükte bir şehir Paris, bence her noktası da görülmeye değer. 5 gün planlamamıza rağmen daha görmek istediğim bir çok notası var. En az iki kere daha gitsem anca tamamlarım listemi sanırım. Eğer 8-10 gün ayıracak vaktiniz varsa Paris’e, görülecek her noktasını acele etmeden görmüş, şehri tamamen sindirmiş olursunuz.
Birazdan bahsedeceğim gezi noktalarından biletli olanlarının açıklamalarında giriş bileti alabileceğiniz önerileri ekledim ancak bir noktayı özellikle belirtmek istiyorum. Toplu bilet alımlarında biletler çok daha uyguna gelebiliyor. Mesela tam bir müze severseniz Louvre, Orsay ve Centre Pompidou’yu içeren, toplamda 60 müzeyi aynı fiyata gezmenize olanak veren günlük seçime göre fiyatlayan bilet avantajlı olabilir. Linkini buraya bırakıyorum, günlük seçiminize göre fiyat değişiklik gösterecektir.
Bunun dışında şehri rehber eşliğinde gezebileceğiniz bir kaç saatlik yürüyerek, bisikletli, klasik arabalı ya da tuktuk denilen araçlarla turlar da oluyor. Eğer Paris’te vaktiniz kısıtlı ise bu tarz turlar işinize yarayacaktır. Bisikletli tura örnek bir turu buraya bırakıyorum. Bu tarz turlar saatlerine ve kapsamlarına göre değişiklik gösteriyor, size en uygun olanını araştırmanızda fayda var, ben sadece fikir olması için önerimi ekledim. Şehirde farklı etkinlikler yapmak isteyenler için diğer alternatiflere Get Your Guide’dan ulaşabilirsiniz.
Bu yazıda ilerlemeden önce ulaşım, konaklama ve genel rota önerisi için Paris Genel Bilgiler yazıma da göz atmanızı öneririm. Blogda yayınladığım Paris ile ilgili tüm yazılara da buradan toplu halde ulaşabilirsiniz. Bu yazıda Paris ile ilgili bir çok noktaya değindiğim için sözü uzatmadan gezilecek yerlerin listesine geçiş yapıyorum. Aceleniz varsa gezilecek yerler için aşağıdaki maddelere tıklayarak açıklamalarına hızlıca da erişebilirsiniz.
1. Eyfel Kulesi
2. Trocadore Meydanı
3. Zafer Takı (Arc de Triomphe)
4. Şanzelize Caddesi
5. Eglise de la Madeleine
6. Opera Garnier (Palais Garnier)
7. Galeries Lafayette Haussmann
8. Galerie Vivenne ve Galerie du Passage
9. Jardin des Tuileries ve Jardin du Palaries
10. Lüksemburg Bahçeleri
11. Theatre Eduard VII
12. Concorde Meydanı
13. Sainte Chapelle
14. Dauphine Meydanı
15. Seine Nehri Köprüleri
16. Notre Dame
17. Shakespeare and Company
18. Montmartre Mahallesi
19. Marais Mahallesi
20. Montparnasse Kulesi
21. Panthéon
22. Loure Müzesi
23. Orsay Müzesi
24. Centre Pompido
1. Eyfel Kulesi
Paris denildiğinde ilk akla gelen yer Eyfel olduğu için kendisinden bahsederek başlamak istedim rehbere. Paris’te eşyaları otele bıraktıktan sonra ilk yaptığımız aktivite kendisini görmeye gitmek oldu. İster üzerine çıkıp Paris’i izleyebilir isterseniz de kendisini görebileceğiniz etrafındaki noktalarda konumlanabilirsiniz. Gidenlerden aldığım tüm geri bildirimler, üzerine çıkmanın gereksiz olduğu, dışarıdan izlemenin daha keyifli olduğu yönündeydi. Bu bildirimler ve kur etkisi birleşince üzerine çıkma olayını bir sonraki gezimize bıraktık. Yine de oraya kadar gitmişken üzerine de çıkmak isterim diyenlerdenseniz bilet alabileceğiniz linki buraya bırakıyorum.
Eyfel’i görebileceğiniz en güzel noktalarla ilgili ayrı bir yazı gelecek, acelesi olanlar buraya tıklayarak listesini yayınladığım Instagram gönderime bakabilir.
2. Trocadore Meydanı
Paris’teki bir çok turistik noktaya geçiş yolu üzerinde bulunan bu meydan aynı zamanda Eyfel’i izlemesi/fotoğraflaması en keyifli noktalardan biri olarak not alınabilir. Burayı mola noktası olarak değerlendirebileceğiniz için özellikle belirtmek istedim. Listenizde olmazsa olmaz noktalardan biri olmalı bence burası.
Konumunu buraya bırakıyorum
3. Zafer Takı (Arc de Triomphe)
Paris’in simgelerinden biri olan Zafer Takı, gezi listenizde mutlaka olması gereken yerlerden. Sadece güzelliği ile değil üzerindeki manzarası için de görülmesi gereken yerlerden biri burası. Üzerine çıkış ücretli, kişi başı 13 Euro. Bileti online almanızı tavsiye ederim, Paris’teki bir çok yer gibi buranın önünde de uzun bir sırayla karşılaşabilirsiniz. Bileti alabileceğiniz linki buraya bırakıyorum. Özellikle gün batımı zamanı için burayı planınıza alırsanız manzaraya ekstra olarak gökyüzünün renk cümbüşü ile de karşılaşabilirsiniz.
Zafer Takı’yı öylesine bir yer olarak görmemeniz için hikayesinden kısaca bahsetmek istiyorum. Zafer Takı aslında tarihi bir anıt, altında I. Dünya Savaşı’nda ölen meçhul Fransız askerinin mezarı bulunuyor. Mezarın üstünde 1923’ten beri hiç sönmeyen bir de alev mevcut, alev her gün 18:30’da savaş gazileri ve dernekler tarafından tazeleniyor. Anıtın ilk yaptırılma nedeni ise Napolyon’un Austerlitz Savaşı için askerlerine verdiği “Evinize zafer taklarının altından geçerek döneceksiniz.” sözüdür. 1806’da anıtın inşasına başlanmıştır ancak 1810 yılında Rus’larla girilen savaştan dolayı yapımına ara verilmiştir. Son olarak 1836 yılında kutlamalar ile açılmıştır, Napolyon’un naaşı da 1840 yılında Zafer Takı’nın altından geçirilmiştir.
Konumunu buraya bırakıyorum.
4. Şanzelize Caddesi
Dünyanın en lüks ve en güzel caddeleri arasında gösterilen Şanzelize Caddesi’nden Paris’e gelmişken bir defa geçmenizi öneririm. Adını bile bilmediğim lükslükte mağazaların yer aldığı caddeden öylesine bir geçtik, içlerine girmeye cesaret dahi edemedik diyebilirim. Zaten neredeyse hepsinin kapısında ürkütücü güvenliklerini göreceksiniz. Mağazalardan ziyade kestane ağaçlarının arasında yürümek oldukça keyifliydi. Zafer Takı’nın birleştirdiği caddelerden biri olduğu için oraya gittiğinizde bu caddeden de geçebilirsiniz.
Konumunu buraya bırakıyorum.
5. Eglise de la Madeleine
Sütunlu yapılara bayılan biri olarak burayı seve seve listeme aldım. Gündüzü ayrı gecesi ayrı güzel görünen Neo Klasik tarzda Napolyon’un ordusu için inşa edilmiş bir Katolik kilisesi. Dört tarafı sütunlarla çevrili kilisenin etrafında turlayarak her bir köşesini incelemek benim için çok keyifliydi. Her gün 09:30 ile 19:00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz kilisenin girişi ücretsiz.
Konumunu buraya bırakıyorum.
6. Opera Garnier (Palais Garnier)
Paris’in meşhur opera binasının içine girmeye vaktiniz olmasa bile mutlaka önünden bir geçmenizi öneririm. Her detayı ince işlenen bu binanın Fransızlar için bir önemi daha var. Binanın bulunduğu konumda İtalyan’lar tarafından III.Napolyon’a suikast girişiminde bulunuldu. Operanın içinin mükemmel güzellikte olduğunu maalesef sadece fotoğraflardan görebildik. Hava şartlarından dolayı şaşan planlarımızdan dolayı buranın içinde vakit geçiremedik. İsterseniz herhangi bir gösteri izlemeden içini gezebilir, isterseniz de bir opera bileti alarak da içeri girebilirsiniz. Gösteri izlemeden içini gezmek için alabileceğiniz bilet linkini buraya bırakıyorum. Gösterilerin detayları için de resmi internet sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
Konumunu buraya bırakıyorum.
7. Galeries Lafayette Haussmann
İlk kez bir gezi rehberime alışveriş merkezi ekliyor olabilirim. Hemen nedenine geliyorum: manzarası. Teras katında şehri yukarıdan görebileceğiniz -nadir- ücretsiz Paris manzarası sizleri bekliyor. Özellikle gün batımı saatine denk getirmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Bir de açık havaya denk gelirseniz manzaranın güzelliğini arşa çıkaracak renk cümbüşü de sizlerle olacak. Alışveriş merkezinin içi de oldukça başarılı. (Emily in Paris izleyenler zaten buraya aşinadır.) En alt katından ve en üst katından katların görünüşünü fotoğraflamayı unutmayın.
Konumunu buraya bırakıyorum.
8. Galerie Vivenne ve Galerie du Passage
Bizim Taksim pasajlarına inanılmaz benzettiğim bu iki güzel pasaja planınızda kısa bir vakit ayırmanız yeterli olacak. Paris kültürünü daha iyi tanımanıza olanak sağlayacak bu iki tarihi pasaja bir şekilde rotanızı çevirmenizi tavsiye ederim. Eğer kısıtlı vaktiniz varsa gezi listenize almayabilirsiniz. Pazar günleri pasajların içindeki dükkanlar kapalı, sadece fotoğraf çekimi için uğramayı düşünüyorsanız bu günü tercih edebilirsiniz.
Galerie Vivenne konumu için buraya, Galerie du Passage konumu için buraya tıklayabilirisiniz.
9. Jardin des Tuileries ve Jardin du Palaries
Aralarında 10 dakika olan bu iki yeşil nokta bence Paris için olmazsa olmaz gezi noktalarından. Çevrelerinde müzeler de bulunduğu için saatlerde müze odalarını aşındırdıktan sonra buralarda dinlenmek en keyifli yanlarından biri olabilir.
Jardin des Tuilerie güzel yürüyüş parkı ve bol yeşilliği ile sizi mest edecek cinsten bir bahçe.
Jardin du Palaries de içinde bulunan siyah beyaz kısalı uzunlu sütunlarla fotoğraf severler arasında bu ara ön planda olsa da içine ilk girdiğimiz anda gördüğümüz aşağıdaki ağaçlı yol ile benim kalbimi kazanmaya başlamıştı. Siyah ve beyaz renklerde kesinli sütunlarda daha az insan ile fotoğraf çekmek isterseniz günün erken saatlerinde buraya gelmeyi düşünmelisiniz. Ayrıca Paris’in simgesi haline gelen yeşil sandalyelerin burada değişik versiyonlarını göreceksiniz. Ortada bulunan havuzun dekorlarına da bayıldığımı söyleyerek konuyu kapatıyorum.
Jardin des Tuileries konumu için buraya Jardin du Palaries konumu için buraya tıklayabilirisiniz.
10. Lüksemburg Bahçeleri
Yağmurlu havada gitmek zorunda kalmasaydık daha çok keyif alabileceğim devasa büyüklükte bahçeye puanım 10 üzerinden 9. Normalde yoğun peyzaj olan, yapaylık kokan parkları/bahçeleri çok sevmem ama bu bahçelerin görüntüsü tam kıvamındaydı. Güzel bir yürüyüş noktası, kahve molası, dinlenme noktası,… Nasıl isterseniz o şekilde değerlendirebilirsiniz burayı ama mutlaka değerlendirin derim. Bizim otelimiz buraya yakın olduğu için ilk planımızda kahve ve kruvasanımızı alarak kahvaltı yapmak vardı mesela. Sonradan hava şartları planımıza limon sıksa da bir şekilde kendimizce değerlendirdik burayı.
Konumunu buraya bırakıyorum.
11. Theatre Eduard VII
Meydanının güzelliği ve şaşadan yoksun tiyatro salonu için listenize eklemenizi tavsiye edebileceğim bir nokta. Olmazsa olmaz değil, meraklılarının listesine eklemesi yeterli.
Konumunu buraya bırakıyorum.
12. Concorde Meydanı
Paris fotoğraflarında gördüğünüz dev dönme dolap yaz aylarında bu meydana kuruluyor. Bir çok turistik noktanın kesişiminde kaldığı için bir yere giderken ya bu metro durağında (farklı tasarlanmış metro duraklarından biri) inecek ya da yürüyerek içinden geçeceksiniz.
Meydanda göreceğiniz 3.300 yıllık Luksor Dikilitaşı Paris’te çalıntı olmayan nadir eserlerden, hem de Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından 1829 yılında hediye edilmiş.
Konumunu buraya bırakıyorum.
13. Sainte Chapelle
Önünde uzunca bir kuyruk ile karşılaştığımız için içine giremediğimiz Sainte Chapelle’de bizim yaşadığımız talihsizliği sizin yaşamamınız için önerim biletinizi online almanız. Notre Dame ile Sainte Chapelle’i rehberli gezebileceğiniz hem uygun fiyatlı hem de içeriği dolu dolu olan size özel seçtiğim linki buraya bırakıyorum. Özellikle üst katının her yerinden daha güzel olduğunu farklı farklı bloglarda okuduğum için belirtmek isterim.
Konumunu buraya bırakıyorum.
14. Dauphine Meydanı
Saint Louis Adası üzerinde bulunan tarihi meydan Notre Dame Katedraline ve Sainte Chapelle’i görmeye gitmişken geçebileceğiniz konumda. Özellikle listenize eklemeden de bir şekilde yolunuz buraya düşecektir.
Konumunu buraya bırakıyorum.
15. Seine Nehri Köprüleri
Seine Nehri ile ikiye bölünen Paris’in kıyılarını toplam 37 köprü birleştiriyor ve bunlardan 4 tanesi de sadece yaya köprüsü olarak hizmet veriyor. Diğerlerinden hem araç hem de yaya olarak geçebiliyorsunuz. Köprülerin isimlerini tek tek yazmayacağım ama en ünlüleri Pont Alexandre III, Pont Neuf, Pont des Arts, Pont de Bir Hakeim olarak sıralayabilirim.
Paris’e gelmişken nehir kıyısında yürümeyi, hava güzel ise nehir kenarında minik bir piknik yapmayı ihmal etmemenizi öneririm. Hem gündüz hem de akşam sizi birbirinden farklı manzaralar sunacak ve Paris’te olduğunuzu iliklerinize kadar hissetirecek aktivitelerden biri olacak.
Bana sadece nehir kıyısında yürümek yetmez tekne turu da istiyorum derseniz ilk gününüzde genel şehir yerleşmesini görmeniz için önerebilirim. Onun dışında çok gerekli olan bir aktivite olduğunu düşünmüyorum. Tekne turu için bileti nehrin kenarında bulunan teknelerden direkt alabilirsiniz ancak yoğun dönemlerde bileti online almanızı öneririm. Tavsiye edebileceğim sesli rehberli bir saatlik turun linkini buraya bırakıyorum.
16. Notre Dame Katedrali
Gotik mimari seven biri olarak burayı yanmadan önce görmeyi çok isterdim. 2019 yılında hepsimizin gözleri önünde yanan Notre Dame Katedrali Katolikler için oldukça önemli eserleri de içerisinde barındırıyor. Şu an yapılan yenileme çalışmalarından dolayı etrafı çevrili durumda olsa da oraya kadar gitmişken hala önünden geçmeye değer güzellikte.
Konumunu buraya bırakıyorum.
17. Shakespeare and Company
Porto seyahatimizde Lello Kütüphanesi’ni ziyaret ettikten sonra kitapçılara özel bir ilgim oluşmaya başladı. Eğer gittiğimiz şehirlerde böyle köklü tarihi olan kitapçılar varsa mutlaka ziyaret ediyorum. Shakespeare and Company de Paris araştırmaya ilk başladığımdan beri merak ettiğim noktalardan biriydi. Ünlü yazarlar tarafından da ziyaret edilen kütüphaneye giriş ücretsiz, tavsiyem bir kaç dakika da olsa buranın kokusunu içinize çekmeniz.
Konumunu buraya bırakıyorum.
18. Montmartre Mahallesi
Kalbimi çalan Montmarte en çok ilgili gören Paris gezi noktalarından biri. Küçük ama içi dopdolu bir mahalle düşünün. Her sokağında görülmeye değer bir nokta düşünün. Yarım gün ayırdığımız şirinlik abidesi mahallemizde görülecek yerlerin sırasını genel olarak aşağıda iletiyorum, bu mahallenin detayları için ayrı bir yazı gelecek. Acelesi olanlar için genel rotayı buraya da eklemek istedim.
- 12 numaralı metro hattının Abbesses durağında indik.
- Hemen yanında bulunan minik parkın içindeki Wall of Love’ı ziyaret ederek iç sokaklara doğru geçiş yapıyoruz.
- Amelie filmini izleyenler Amelie’nin evinden başlayabilir geziye
- Picasso’nun ve bir çok ünlü sanatçının bir dönem geçici evi olan Le Bateau-Lavoir’e bir bakış atarak 18. yüzyıldan kalan yel değirmenli kafe Moulin Radet’a doğru geçiyoruz.
- Hemen yakınında bulunan Duvardan Geçen Heykelini görüp Montmarte’ye adını veren Aziz Denis’in heykeline geçiyoruz. (İkisi birbirine çok yakın)
- Sırada Ajda Pekkan’ın Palavra Palavra Palavra şarkısından tanıdığımız Dalida’nın heykeli var.
- Bu heykelin yüzünün dönük olduğu sokaktan yukarı doğru çıktığınızda en sevilen fotoğraf noktası La Maison Rose’a ulaşmış oluyorsunuz.
- Hemen soldaki sokağa girdiğinizde de Montmarte’nin ünlü bağını ve eski kabernelerden biri olan rengi ile gönülleri fetheden Au Lapin Agile’yi göreceksiniz.
- Buradan geri dönüp Le Consulat’a ulaşıyoruz ve Ressamlar Tepesi’ni sindire sindire dolaşıyoruz.
- Oradan da Sacre Coeur’u gezerek merdivenlerinde manzaranın tadına varıyoruz. (Batık Bina’nın fotoğrafını çekmeyi unutmayın. Sacre Coeur’dan direkt görünüyor ama yine de konumunu buraya bırakıyorum.)
- Sacre Couer’u en güzel fotoğraflayabileceğiniz yerlerden birini de buraya bırakıyorum, sakin bir mola noktası olarak da değerlendirilebilir. Square Marcel’e gittiğinize pişman olmayacaksınız.
- Carousel de Montmarte’den de atlı karınca manzarasıyla Sacre Couer’u fotoğraflamayarak aşağı doğru Le Moulin’i görerek gezimizi tamamlıyoruz.
Görülecek yerlerin uzunca bir listesi olduğu için bu mahallenin başlı başına bir yazıyı hak ettiği fikrime artık sizin de katıldığınıza eminim.
Montmarte yamaca kurulan eski bir köy aslında, meşhur yokuşlarını tırmanmak zorunda kalmamak için yukarıda yazdığım sıra ile dolaşabilirsiniz. Herhangi dik bir yokuşla karşılaşmayacağınızın garantisini verebilirim. Yine de komple yürüyerek dolaşılacağı için buraya rahat bir ayakkabı ile gelmekte fayda var.
Mahallenin genel konumunu buraya bırakıyorum.
19. Marais Mahallesi
Victor Hugo ve Picasso gibi önemli isimlerin müzelerinin yer aldığı Paris’in gizli hazinelerinden biri Yahudi Mahallesi olarak geçen Marais Mahallesi. Her blogda göremeyeceğiniz güzellikte ve sürprizlerle dolu sokakları sizi Paris kültürünün tam olarak içine çekecek. Aşağıdaki fotoğraflarda yer alan eserleri ve daha fazlasını bu mahallenin herhangi bir sokağından geçerken görebilirsiniz. Bu nedenle tek tek noktalardan ziyade size zaten küçük olan bu mahallenin sokaklarının hepsini dolaşmanızı tavsiye ederim.
Mahallenin genel konumunu buraya bırakıyorum.
20. Montparnasse Kulesi
Paris’i en tepeden 360 derece izleyebileceğiniz yerlerden bir yer düşünün. Tam olarak 210 metre yüksekliğinde ve 58 katlı olup 1973 yılında tamamlanmış. Giriş ücreti kişi başı 17 Euro, bilet alabileceğiniz linki buraya bırakıyorum. Bana sorarsanız ücretsiz çok daha güzel manzara noktaları mevcut Paris’te, burası olmazsa olmaz bir yer değil.
Konumunu buraya bırakıyorum.
21. Panthéon
Konakladığımız bölge olan Quartier Latin (5. bölge) mahallesinde bulunan Panthéon Fransız devrimine kadar kilise olarak kullanılmış Ön tarafı Roma’daki Pantheon’dan esinlenilerek sütunlu şekilde yapılmış. Günümüzde anıt mezar olarak kullanılıyor. İçeride Victor Hugo, Emile Zola, Alexandre Dumas ve Pierre Curie gibi isimlerin mezarı yer alıyor. İçeri giriş ücreti kişi başı 11,50 Euro, yaş ve diğer durumlara göre bilet fiyatları değiştiği için resmi internet sitesinden bakmanızı öneririm. Aynı zamanda üzerine çıkarak şehri yukarıdan izleyebilirsiniz.
Konumunu buraya bırakıyorum.
22. Loure Müzesi
Loure Müzesi için Paris içinde ayrı bir dünya gibi diyebilirim. Buraya özel ayrı bir yazı yayınlamayı planlıyorum çünkü paylaşmak istediğim çok fazla detay var. Acelesi olanlar için bilet alabileceğiniz linki buraya bırakıyorum. Meraklıları için de detay yazının en kısa sürede geleceğini hatırlatıyorum.
Konumunu buraya bırakıyorum.
23. Orsay Müzesi
Louvre yazısının içinde Orsay Müzesi ile ilgili de detay bilgiler yer alıyor olacak. Yazıyı bekleyemeyecek olanlar için hemen bileti alabileceğiniz linki buraya bırakıyorum.
Konumunu buraya bırakıyorum.
24. Centre Pompido
Modern sanat severler için olmazsa olmaz müzelerden biri bence, biz tüm araştırmalarımızı yapmamıza rağmen buraya bir türlü vakit ayıramamıştık. Müzelerle ilgili detay yazımda burası hakkında da bilgi vereceğim.
Konumunu buraya bırakıyorum.
Listemize alıp vakit yetmediği için gidemediğimiz Rue Cremieux, Parc des Buttes ve Place des Vosges’e de bizim yerimize uğrayabilirseniz yorumlarınızı bekliyoruz.
Yeni keşiflerde görüşmek üzere.
Yorum Yapabilirsiniz