GizemceKeşiflerTravel & Food

Wadi Rum Gezi Rehberi

Ürdün’de gezilecek yerlere Wadi Rum (Ay Vadisi) ile giriş yapalım. Çölde safarinin detayları, alternatif turlar, görülecek yerler, dikkat edilmesi gereken noktalar, konaklama alternatifleri, kıyafet seçimi, yanınıza almanız gerekenler, … derken uzun bir yazı çıktı ortaya. Yazının sonunda Wadi Rum ile ilgili tüm bilgileri almış bir şekilde bu sayfadan çıkacağının garantisini veriyorum.

Ürdün hakkında yazdığım diğer yazılara buradan ulaşabilirsiniz.

2011’den beri UNESCO tarafından koruma altına alınan, kızıl gezegen Mars’a benzerliği ile şaşırtacak derecede kızıl, Arabistanlı Lawrence, Kızıl Gezegen, Transformers, Mars’teki Son Günler gibi ünlü filmlere ev sahipliği yapmış ve her bir köşesinde karşınıza çıkacak bambaşka dokularda kayaları, duvarlarında Nebatiler’den kalma izleri ile unutamayacağınız noktalardan biri olacak Wadi Rum.

Devasa bir çöl alanı ve içinde görülecek çok fazla detay, yapılacak çok fazla aktivite var. En çok tercih edilen aktivitelerden biri çölde safari yapmak. Normalde turlara çok nadir katılan ben bile burada tur şart dedim. Özellikle çöl şartlarını ilk defa deneyimleyen biri için profesyonel bir ekiple yola çıkmakta fayda var. Aynı zamanda çölde belirli bir yol olmadığı, tamamen kumla kaplı olduğu için rehbersiz yolunuzu bulmakta zorlanabilirsiniz.

Tur konusunda yaptığımız uzun araştırmaların sonunda Wadi Rum Desert Dreams ile anlaştık. Sitelerinden güncel turları hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz. @gizemcekesifler ‘den görüp iletişime geçtiğinizi söylerseniz de seçtiğiniz tur üzerinden %15 indirim alabilirsiniz. Bu anlaşmayı turun bitiminde memnun kalmamız üzerine yaptık, öncesinde herhangi bir iş birliği süremiz gerçekleşmedi. Turumuzu tamamen kendi imkanlarımızla gerçekleştirdiğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Çok profesyoneller, iletişime açıklar ve dinamik bir ekipleri var.

Çölde safari için tüm günü kapsayan ya da bir kaç saatlik olan turlardan oluşan alternatifleriniz var. Sıkışık bir planınız varsa bir kaç saatlik turları seçebilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa -bizim de tercihimiz olan- tüm günü kapsayan turu seçin derim. Günü çölde batırmak, aceleniz olmadan çölün dingin ruhuna uygun bir şekilde gezmek, Bedevi yemeğinden yiyip, kum tepelerinden kaymak gibi uzayıp giden bir listeyi tamamlamak çok daha keyifli oldu.

Tüm günü kapsayan turumuz saat 10:00’da başlayıp gün batımından bir süre sonra ortak kararla sonlandı. Gün batımı şansımıza biraz sönük renklerle yaşandığı için ve hava da serinlediği için turu daha fazla uzatmak istemedik. Hangi tur şirketini seçerseniz seçin mutlaka gün batımından sonra ne kadar süre beklediklerini sorun derim. Çünkü güneşin batması ile karanlığın tamamen çökmesi arasında geçen sürede muhteşem bir renk cümbüşüne denk gelme ihtimaliniz yüksek. Bu keyiften mahrum kalmanızı istemem. Bir çok tur şirketinin gün batımından hemen sonra acele şekilde dönüşe geçtiğini okuduğum için özellikle belirtmek istedim.

Gün boyunca gördüğümüz yerlere, yaptığımız aktivitelere geldi sıra. Wadi Rum’un başlangıcından giriş biletimizi (5 JOD ücreti var, genelde turlara dahil olmuyor bu ücret) alarak daha önce sözleştiğimiz başlangıç noktasında buluştuk. 4×4 araçla yola çıktıktan kısa bir süre sonra ilk durağımız olan Lawrence’s Spring‘e ulaştık.

Lawrence ismini çölde sık duyacaksınız. Kendisi Osmanlı’daki Arap İsyanı’nın başlamasına önemli bir rolü bulunan İngiliz ajanı. Biz herhangi bir akarsu ya da birikinti göremesek de (sanırım mevsimden kaynaklı) kervanların su tedariği için uğrak yerlerinden biri burasıymış. Lawrence’ın da daha önce bu noktada yıkandığı bilindiği için bu şekilde isimlendirilmiş.

Yukarıdaki ilk iki fotoğraflarda göreceğiniz tepeye tırmanarak ilk çöl manzaramızı gördük. Kayaların üzerinden yukarı doğru tırmanışımız yaklaşık 15 dakika sürdü ve öğlen güneşinin altında olduğumuz için zorlayıcıydı. Trekking ayakkabısı olmayanlar sık sık kaydığına şahit olduk. Uğur’da da şehir ayakkabısı olduğu için baya zorlandı.

İkinci durağımız Al Ramal Tepesi olarak bilinen kızıl kum tepesi oldu. Diğer yerlere göre daha yumuşak ve daha kızıl bir yapısı olan tepenin üstüne doğru çıkıp manzarayı izleyebiliyorsunuz. Aynı zamanda kumla birlikte en güzel çöl fotoğraflarınızı çekeceğiniz yer burası.

Üçüncü durak kısa bir kanyon rotası ismi “Khazali Canyon“. 100 metre uzunluğunda, trekking ayakkabısına ihtiyaç duyabileceğiniz bir diğer nokta da burası. Arabadan indiğimiz anda kanyonun heybeti ve kayaların dış yüzeyinde oluşan desenlerden başladı beni etkilemeye. Kanyonda ilerlerken Nebatiler’den kaldığı bilenen çeşitli şekiller bize eşlik etti.

Çok uzun bir rota değil ancak bir kaç saatlik turların da uğrak noktası olduğu için çok kalabalıktı. Dar ve yer yer su birikintileri olan bir yolu var. Arka taraftan bir çıkışı olmadığı için giriş noktasına noktadan geri dönmeniz gerekiyor. Mecburen karşı taraftan gelen kişilere yol vererek ilerleyeceğiniz için kısa olan yolu gidip gelmeniz 40 dakikayı geçiyor. Buraya boş bir zamanında gelip duvarlarındaki doğal oluşan desenleri, insanların zamanında bir şey anlatmak için çizdiklerini doya doya inceleyip bol bol fotoğraf çekmeyi çok isterdim.

Kanyon çıkışında kısa bir Bedevi çayı molası verdik. Bizim siyah çayın naneli ve şekerli versiyonu (bazı yerlerde şekersiz de veriliyordu). Çöldeki popüler noktalardan sonra genelde çay yeri bulunuyordu. Üstelik hemen hepsi ikramdı. Benim gibi çay tiryakileri bu habere sevinmiştir :).

Dördüncü noktamız “Küçük Köprü”. Fotoğrafta gördüğünüz doğal oluşmuş küçük bir köprü burası. Üzerinde fotoğraf ve video çekmek için kısa bir mola verdik.

Beşinci durak “Lawrence’ın Evi” olarak geçiyor ancak evden pek eser kalmamıştı. Yukarı doğru biraz tırmanalık derken aşağıdaki manzara ile karşılaştık. Zamanında çölde güvenli yolları belirtmek amacıyla Bedeviler tarafından kullanılan taşları üst üste dizmek bugün turist ritüellerinden biri haline gelmiş.

Bir sonraki noktaya geçmeden saatlerimiz öğlene ulaştığı için 1-2 saatlik yemek molası verdik. Yemeğimizi tur rehberimiz arabada bulunan sebzeleri ve baklagilleri karıştırarak hazırladı. Yanında getirdiği bir kaç çeşit meze ve ekmek ile birleşince de ortaya böyle bir tabak çıktı. Araştırırken Bedevi yemeğinin ellerindeki dayanıklı malzemeleri karıştırarak yaptıklarını okumuştum. Yemek konusunda seçici bir insan olduğum için kesin yiyemeyeceğimi, aç kalacağımı düşünmüştüm ancak sonuç hiç de öyle olmadı. Malzemeler o kadar lezzetliydi ki tabağımı silip süpürdüm diyebilirim.

Altıncı durak “Mantar Kaya“. Tek özelliği mantara benzerliği olan bir kayada mola vermek saçma gelse de insanlar hallerinden baya mutluydu. Çoğu turun içeriğinde bu kaya olacağı için siz de büyük ihtimal göreceksiniz.

Yedinci durak Abu Khashaba. En uzun yürüyüş yaptığımız yer burası oldu. Khazali Canyon’u kadar etkileyiciydi ve bizim dışımızda bir tur arabası daha olduğu için gün boyunca aradığım insansız fotoğraf noktama kavuştum. İki ucu da açık olan kanyona benzer yürüyüş noktamızda rehberimiz bir uçta bizi bırakarak diğer uçtan aldı.

Yürüyüşün sonunda beklemediğimiz bir manzara ile karşılaştık. Sandboarding çılgınlığını araştırırken görmüştüm ama bu kadar keyifli bir aktivite olacağını tahmin edememiştim. Yukarı tırmanması zor olsa da kaymanın keyfinin yanında önemsiz kalıyor. Amatörler bizim gibi oturarak kayabilir :).

Son durağımız “Um Fruth Rock Bridge“. Yüksekliği yaklaşık 15 metre. Bu manzaraya ulaşabilmek için biraz tırmanmanız gerekiyor. Tırmanmalı, yürümeli aktiviteleri sevdiğim için bugün benim için baya keyifli geçti.

Gezilecek yerleri gün batımına yakın bitirmiş olduk. Bir kayanın yanında mola verip güneşin batışını rahatça izleyebilmek için üzerine çıktık. Ancak o gün evren bizden yana değildi ve soluk bir gün batımı yaşandı. Eğer şanslı gününüzdeyseniz enfes renkler sizi bekliyor olacak. Günün yorgunluğunu alan çay ve kurabiye de bize eşlik ettiği için çok şikayetçi değildim.

Çölde tuvalet olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Genelde insanlar kalabalık olmayan noktalarda ihtiyaçlarını gideriyorlar. Bu kadar turistik bir yere portatif tuvalet vb. bir şey yapmamalarını aklım almadı doğrusu.

Tur bitiminde bizi aldıkları noktaya bıraktılar. Konaklama yapacağımız otel de bu noktadan yine bizi araçla alıp çölün ortasındaki otellerine götürdü. Bizim dışımızda aynı araçta 2 çift daha vardı, onlar konaklamayı turun Bedevi çadırında yaptıkları için başlangıç noktası hiç dönmeden direkt kamp alanına geçtiler. Bu seçenek de aklınızda bulunsun.

Çölde konakladığımız yeri Ürdün Genel Bilgiler yazımda detaylı anlatmıştım. Biz burada çok sık yapmadığımız lüks konaklama seçeneğini seçsek de araştırmaya başladığınızda her bütçeye uygun alternatif konaklama yerleri olduğunu göreceksiniz.

Bedevi hayatını tam olarak görmek, çölü gecesi gündüzü ile tam bir gün yaşamak için bana sorarsanız gecenizi de burada geçirin derim. Tur sırasında aşağıdaki görseldeki kamp alanları ile sıklıkla karşılaştık. Gece ışık az olduğu için göreceğiniz yıldız sayısına inanamayacaksınız.

Bedevilerden bahsetmişken kısaca kimlere denildiğini açıklamak gerek çünkü bu kültürün önemli bir parçası kendileri. Bedeviler, geçmişte göçebe olan ve Sahra Çölü’nün Atlas Okyanusu kıyısından Batı Çölü, Sina Yarımadası ve Necef Çölü üzerinden Arap Çölü’ne kadar uzanan bölgede yaşayan Arap kabileleri olarak adlandırılır. Temel geçim kaynakları göçebe hayvancılık olsa da çok iyi çelik döverler, “jambiya” denilen “bedevi hançeri” olarak da bilinen bir tür bıçakları vardır. Kendi hukuk kuralları, gelenek, örf ve adetleri ile ayrı bir topluluktur.

Gezi noktamıza geri dönecek olursak yukarıda bahsettiğim tura alternatif olarak Get Your Guide turlarına güvendiğim için onun da Wadi Rum turlarını buraya ekliyorum.

Gezimiz sırasında görselde gördüğünüz iki tane karavanın çılgınca kendini çöle attığını görüp imrenmedim desem yalan olur. Ancak birebir konuşmadığım için yanlarında bir rehber vs var mı ya da destek veren birileri var mı bilgi sahibi değilim. Çölde gezebilmek için 4×4 araçlar gerektiğini biliyorum sadece. Aklınızın bir köşesinde dursun derim. 🙂

Turunuzu seçtiyseniz gerçek anlamıyla bir çöl deneyimi yaşayacağınız için buraya her anlamda hazırlıklı gelmekte fayda olduğunu hatırlatarak kıyafet konusuna geçiş yapabilirsiz. Tüm gün güneş altında olacağınız için en mantıklı kıyafetler uzun ve ince seçeceğiniz kıyafetler olacaktır. Görsel olarak da güzel olsun diyen kadın okuyuculara tavsiyem rahat, bol ve uzun elbise giymeniz. Dar ve kısa elbiselerle rahat etmeniz mümkün değil burada. Fotoğraf çekimi dışında üzerinize alabilmek için omuzlarınızı, kollarınızı kapatacak pamuk ya da keten ince bir şeyleri yanınızada bulundurmanız. Akşam güneş battıktan sonra birden soğuyan çöl havasını hafife almayın derim. Tüm gün güneş altında kalıp birden o soğuğa maruz kalırsanız hasta olma ihtimaliniz artar.


Güneş söz konusuyla güneş kremi de kaçınılmaz oluyor. Yanınıza alıp gün içinde sık sık tazelemeyi unutmayın. Şapka da önemli detaylardan ancak burada dikkat etmeniz gereken bağlanabilen ipli şapkalardan olması. Turlarda genelde arabanın açık kısmında seyahat edildiği için uçma riski yüksek olacaktır. Biz kafamızdaki poşuları buradan önceki durağımız olan Akabe’deki bir dükkandan almıştık.

Ayakkabı olarak da ilk önereceğim trekking ayakkabısı olacak. Açık ayakkabı tercih edenler için rahat bir sandalet de iş görür. Çanta olarak yanınıza rahat ve içine kum girmeyecek olanlardan almanızda fayda var. Güneş gözlüğü de gün içindeki konforunuzu arttıracak aksesuarlardan olacaktır. Turlarda genelde su ikram oluyor ama siz yine de yanınıza fazladan su alın derim. Biz bu tarz sıcak yerlere seyahatte ya da kışın çok soğuk yerlere seyahatlerde yanımıza mutlaka termosumuzu alıyoruz. Böylece suyumuz dışarıdaki havadan etkilenmiyor. Sizin de aklınızda bulunsun.

Safariye alternatif olarak günübirlik trekking gezileri, kaya tırmanışı, gece yıldız gözlemleme ve deve ile çölde gezi gibi aktiviteler de mevcut. Gece yıldız gözlemlemeyi safari turundaki bir çift deneyimlemişti ve çok övmüştü. Eğer önceden bilgim olsaydı plana alabileceğim etkinliklerden biriydi.

Çölde genel olarak internet çekmediğini belirtmek isterim. Bazı hatların çektiğine dair Instagram’dan yorum geldi ama tam olarak hangisi çekiyor net bir bilgiye sahip değilim. Zaten tam günlük yoğun bir programa dahil olacaksanız internete girmeye vakit bulamayacaksınız. O gün yapmanız gereken online işleriniz vs varsa bu detay da aklınızda bulunsun.

Deveye binme konusundan da biraz bahsetmek istiyorum. Ben genel olarak hayvanların ticari ya da turistik amaçlarla kullanılmasına karşıyım ama aranızda buraya kadar gelmişken bu kültürün bir parçasını denemek isteyenler olacaktır. Wadi Rum’daki develerin genel olarak durumları iyi görünüyordu, güzel bakıldıkları her hallerinden belliydi. Eğer deveye binmeyi aranızdan deneyimlemek isteyen olursa gerçekten sağlıklı ve iyi görünen develere sahip olan yerleri tercih etmenizi rica ediyorum. Mesela Petra’daki develerin ve eşeklerin çoğunun durumu çok kötüydü. Önceden ayarlamanız gereken bir şey olmadığı için gözlemleyerek seçme şansınız olacaktır.

Ürdün ile ilgili yazılar gelmeye devam edecek, takipe kalın.

Yorum Yapabilirsiniz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir